Abuzittinciğim,
Bizim Ankara'daki evde iki gündür sular akmıyormuş.. Ben burada Bördübet'de, köyümde rahatım.. Bi kuyum var.. Elektrik oldukça, bas düğmeye şakır şakır su.. Elektrik gitti miydi iş biraz zorlaşıyor.. Dayan el pompasına.. Neticede susuz kalmıyorsun. Köyde yaşamanın avantajlarından biri yani.. Ankara'daki su arızası daha kaç gün sürer bilinmez ama, adamlar yeryüzünden bilmem kaç bin kilometre ötedeki Discovery'nin arızasını bir iş gününde giderip, sağsalim Dünyaya geri döndüler. Elbet, bizim su borusunun arızasını da giderecek bi kahraman çıkacaktır! Biraz sabretmek lazım. Discovery diyince aklıma geldi.. Yav Abuzittinciğim bu uzay konusunda biz milletçe biraz "fransız" kalıyoruz.. Milletçe derken başbakanından hayvanat bahçesindeki fil bakıcısına kadar hepimizi kastediyorum..
Adamlar uzayı paylaşıyorlar.. Bunun şakası makası yok! Geleceğin silahları da uzaydan ateşlenecek! Bizler hala Pires Galatasaray'a gelecek mi gelmeyecek mi, Merkez Bankası faizleri indirecek mi indirmeyecek mi, şimdi de "Hande'nin burnu" ile meşgulken uzay resmen parselleniyor..
Şu anda parselin en büyük parçası Amerika'nın.. Sonra Ruslar geliyor.. Çin, Japonya, Fransa, İngiltere, Almanya..
Bizim gazetelerde Brezilyalı futbolcular için "sambacılar"diyorlar. Adamlar ikinci mi, üçüncü mü füzelerini uzaya yolladılar. Biz buralarda tango yaparken onlar yakında uzayda sambaya başlayacaklar! Yani Brezilya bile uzaydan payını almanın peşinde..
Gerçi bizde de ufaktan bi çalışma var ama çok çok yetersiz. Son Discovery projesi için Amerika 1 milyar doları gözden çıkarmışken, bizlerin uzayla ilgili çalışmalara ayırdığı tüm bütçe sanırım bunun yarısının da yarısı.. Onun da yarısı abur cubura, birinin eniştesi ötekinin dayısının şirketine aktartılacağına göre artık gerisini düşün.
Gerçi diyeceksin ki Başkentinin göbeğindeki su borusu patlağını iki gündür onaramayanların uzayda işi ne? Sen de haklısın.. Ama insan gönlündeki sesi susturamıyor.
Münasip yerlerinden öperim kardeşim.
Güneş.
NOT: İran'ın yeni Cumhurbaşkanı, türbanın altından saçları görünen kadınlara kırbaç cezası getiren kanunu Meclise yollamış. Yani saçları Emine hanımın ki gibi hiç gözükmeyecek.. Ama, başlarını sadece siyah renk türbanla örtebileceklermiş.. Siyahtan başka renk yasak.. Oysa, Emine hanım saçlarını rengarenk kumaşlarla kapatabiliyor. İşte hem çağdaş, hem Avrupalı olmanın farkı. Göğsüm kabarıyor!