Eğer bu ülkede bir, sadece bir hükumet, turizm konusunu ciddi ciddi ele alsaydı yıllardan beri, Türkiye, tıpkı İspanya, tıpkı Mısır, tıpkı pek çok Akdeniz ülkesi gibi, turizmle yaşar, turizmle ilerler, turizmle istihdam sorununu çözer, turizmle refaha ulaşırdı.
Anadolu, bir turistik cennet.. Bir turistin aradığı ne varsa burada..
Deniz.. Güneş.. Dünyanın en dost insanları.. Akıllara seza bir tarih.. Dünyanın en büyük din turizmini gerçekleştirecek mekanlar.. Hıristiyan dünyasının ilk kiliseleri.. Dünyada benzeri olmayan Kapadokya dahil.. Meryem Ananın mezarı.. Noel Baba'nın kilisesi.. Doğu Roma'nın, yani Ortodoks kilisesinin merkezi.. Antik Yunan uygarlığının belki daha da eski, daha da önemli merkezleri.. Dünyanın ilk parasının, dünyanın ilk ticaret borsasının yerleri.. İyonya.. Dünyanın bilinen en eski yerleşim merkezi Gaziantep.. Hititler, Hattiler.. Nemrut'un tepesinde, dünyayı hayrete düşüren heykeller..
Saymakla bitmez..
Ama biz devlet olarak turizmi hiç ciddiye almadık.. Turizm Bakanlıkları bir kuruldu, bir kaldırıldı, Kültür Bakanlığı'na ek yapıldı. Her durumda da, koalisyon pazarlıklarında, partileri susturmak için kullanıldı.
"Siz Maliye'yi istiyorsunuz.. O bizde kalsın.. Size Ticaret'i verelim.. Üstüne de Turizm.."
Turizmin Türkiye'yi kurtaracağının farkına varan politikacı Turgut Özal oldu. Onun sayesinde Antalya sahilleri turizme açıldı. Tahsisler ve kredilerle, Türk Rivierasına dünya ile yarışacak oteller, tatil köyleri kurulmaya başlandı. Bir İtalyan Tatil Köyü, bir Clup Otel Sera, bir Talya otelinden ibaretken, yöre, şimdi Alanya'dan Kemer'e kadar uzanan yüzlerce tesisle doldu..
Bu tesisleri, doğru kullanamıyoruz henüz.. Hatta ekonomik de kullanamıyoruz. "Herşey dahil" diye yüz karası bir sistem içinde, hem de en akılsız rekabet kuralları içinde, kazanma değil, yaşama savaşı veriyoruz.. Avrupa, doğamızı ve denizimizi kirletmeye geliyor, bize para kazandırmaya değil..
Sebep?..
Devlet boş vermiş.. Dünya güzeli tesisler, tur şirketlerinin eline düşmüş.. "Aman fiyatları indirin.. Yoksa Avrupalı İspanya'ya gider" tehditleri ile her sezon panik havası yaratılıyor. Bu panik içinde de, Köln'de içeceği beş bira parasına, Alman, beş yıldızlık tatil köyünde, hem de nasıl yiyor, içiyor, eğleniyor, görseniz aklınız durur..
Böyle gitmeyecek elbet.. Günün birinde akıllanacağız.. Birbirimizi yeme yerine, turiste en iyi hizmeti, en uygun fiyatla verip kazanmayı öğreneceğiz sonunda, hükümetler toparlayıcı, yol gösterici olmasalar da..
Çünkü bu çılgın yarıştan kopup, aklı başında turizm yapanların sayısı artmaya başladı..
Dün size panik ucuzlukları değil, aklı başında fiyatlarla hem de nasıl dolu hizmet veren iki tatil köyünü anlatmıştım. Robinson ve Xanadu.. Bu örnekler giderek artacak. Tur şirketlerinin bilinçli yarattığı dehşet havası içinde, para kazanmak değil, hayatta kalmak için savaş verir duruma düşen yaygın otel ve tatil köyleri de, bu kış akıllarını başlarına toplar, ortak hareket etmeye karar verir ve makul fiyatlarda anlaşırsa, Avrupalının nerdeyse bedava gelip, doğamızı ve sahillerimizi kirleterek geri dönmesinin önüne geçebiliriz.
Turizm Bakanlığı da bu anlaşmaya ön ayak olursa hele.. Olmaz ya..