Bebek'ten Ortaköy'e geliyorum.. Üç yol ağzı.. Sol, Ortaköy sahil yoluna iniyor. Sağ köyün içine, dere boyu..
Tam kavşağın içinde, trafik lambasının altında bir taksi.. Önce müşteri bekliyor sandım.. Dikkat ettim. Şöför yok.. Park etmiş arabasını kentin en kilit kavşağının içine, yemeğe gitmiş olmalı.. O park edince büyük karasörlü arabalar, kamyon ve otobüslerin dönmesi nerdeyse imkansızlaşıyor.. Al sana tıkanma.. Al sana kilit..
İki saat sonra gene geçtim oradan.. Bu defa iki araba arka arkaya park yapmışlar, ayni virajın içine. Kavşakta ve tam ışığın altında.. Demek adet olmuş.. Trafik lambasının altı, viraj içi park yeri olmuş.. Nerde en civcivli, en kalabalık, en kilit kavşakta..
Bu neyi gösteriyor?..
Bu ülke insanının trafik kurallarını da, trafik polislerini de zerre umursamadığını.. İstanbul'un göbeğinin dağ başı olduğunu..
Ortaköy günün her saatinde polis dolu.. "Bunlardan biri iki adım sokak içine girerse beni görür, ya da bir vatandaş polise gösterirse biterim" diye bir düşünce yok.
Yazmaktan dilimde tüy bitti.. Bu ülke insanında yakalanma korkusu sıfır!.. Sıfır.. Yok..
Neden korksunlar ki..
Etiler'e çıkan yokuşun başı hava meydanı gibi.. 10 şerit. Kenarda duran arabanın kimseye zararı yok. Ora sanki doğal park yeri.. Kaç kez gördüm. Trafik ordan araba çekiyor.. Ordan çekiyor, ama bu en kritik, en kilit kavşağın içini park yeri olarak kullananları kimse görmüyor..
Balmumcu'yu Ortaköy'e bağlayan yolun sahile bağlandığı ucunda, tam trafik lambasının dibinden başlayarak sıra halinde park yeri olarak kullanan ve bu yolda akışı düğüm eden arabaları kimsenin görmediği gibi..
"Park edilmez" levhasını dikeceksin. Polisleri koyacaksın, ama park eden arabaya aldırış etmeyeceksin.. O zaman bu millet bir daha levhaya bakar, polisi dinler mi?..
***
Polis ve Trafik İmdat diye adlandırılan 154 ve 155'in ne işe yaradığını İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden sormuştum. Bugüne dek "Çıt" yok..
Şimdi vatandaşa soruyorum..
154 ve 155 ile bugüne dek imdadınıza gelen oldu mu?.. Anlatın yazalım.
İşte ben sormadan H. Nejat Aral'ın anlattıkları..
"Kartal'dan, ameliyat olan bir hastamızı ziyarete giderken E-5 Karayolu Gülsuyu kavşağında tam bir saat kilitlenmiş trafiğin açılmasını bekledik. Ortada tek bir trafik polisi yoktu. Bu arada eşim devamlı 154'ü aradı. 154 devamlı olarak "Lütfen bekleyiniz. Siz üçüncü sıradasınız" diye anons veriyordu. Eşim sinirlendi ve 155'i aradı. 155'ten gelen cevap çok ilginç 'Efendim 154 kapatıldı. Faaliyetine son verildi. 155'i aramanız gerekir.' Peki bu anons niçin 154'de yapılmaz. Anlamak mümkün değil."
Neyi anlamak mümkün, Sevgili Nejat.. Neyi anlamak mümkün.. Anlayan beri gelsin..
Maksat millet alışverişte görsün.. İşte devlet.. İşte 154, 155 var ya.. Sabret, bir gün de işler elbet!..
***
Ortaköy'de bir yasal oto park var. İstanbul Trafik Vakfı işletiyor. Vakıftan önce, oto park mafyasının cirit attığı yerdi. Hergün kavga, dövüş.. Hatta kaç tane cinayet.. Trafik Vakfı geldi, Ortaköy huzura kavuştu. Şimdi duyuyorum.. Anakent Belediyesi Trafik Vakfını burdan çıkarmak için kolları sıvamış.. Niye?.. İhale edecekler ve gene gelsin oto park mafyası..
Sevgili Kadir Topbaş, etme eyleme.. Bir gün gel, sana hem de yerinde ne can alıcı bilgiler vererek, karanlık ellerin buraya sahiplenmek için oyunlarını anlatayım. Gözlerine ve kulaklarına inanamayacaksın. Şaşkınlıktan dilini yutacaksın.
Ortaköy üzerine oynanan oyunlara Maliye Bakanlığı, yani Unakıtan bile alet edildi. Allahtan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal hesapları boşa çıkardı. Müthiş bir çark dönüyor, sakın ola alet olma, Ortaköy'ün nihayet sağlanan huzurunu da kaçırma, Topbaş Başkan.. Yarın hesabını veremezsin, adın kirlenir, benden söylemesi..
Trafik Vakfı, oto park mafyasının göz diktiği yanmış ilkokulun bahçesine de el koydu. Onlar gelmese mafya gelecekti. Bilmeden isyan edenler var. Teşekkür edip "Allah razı olsun" diyeceklerine..