"DÖN arkanı çekiyim" dedi genç adam, tok bir sesle.. Genç kız döndü.. Erkek kızın tuvaletinin fermuarını yukarıya çekti.. Ve oyun başladı..
Hatırlamıyorum.. Genç bir yazarın ilk oyun denemelerinden biriydi.. İki Başlı Adamın Tek Eli miydi, neydi adı, kesin hatırlamıyorum.. O genç yazarın gidip Pınar Kür olduğunu hatırlıyorum..
Yönetmen de genç bir tiyatrocu idi. O da Bozkurt Kuruç oldu, sonra..
Evimin komşusu idi Kolej, üniversite yıllarında. Zamanın ilerisinde organizasyonlar yapardı. Ben de hemen hepsine katılırdım..
Okulun tiyatro gurubu idi bu fevkalade avangard ve çarpıcı girişli oyunu sahneleyen..
"Dön arkanı çekiyim" diyen genç son sınıf öğrencisini ilk orada gördüm. Tanıdım.. Bu tanışma yıllar içinde yerini derin bir dostluğa bıraktı. Meslekdaş olduk..
Esen Ünür'dü adı..
Tok sesi, çok iyi kullandığı Türkçesi ve hemen güven veren tavrı ile, yeni kurulan televizyonun yıldızı oldu..
Programını bitirirken, "Esen kalın" veda cümlesi dillere yapıştı.
Televizyon yıldızı olmakla kalmadı, yazılı basında da, önde gazetecilik yaptı.. Muhabir ve köşe yazarı olarak..
Bir hissi hep verdi bana Esen.. Medya mesleklerini yaptı, ama asılmadı.. Zorlamadı. O ruhu ile, o aslında hep sanatçı olmak isterdi, diye düşünürüm..
Evinde beyin kanaması geçirmiş.. Haber aldım.. "Aman Esen" diyemeden arkası geldi. Ölmüştü.
Esen'siz kalmıştık!..