Bana yollanan kolinin içinde kitaplar vardı.. Eski.. Eskimiş.. Birini elime aldım.. Pardayyanlar.. Bir daha.. Bir daha.. Çocukluğumun en heyecanlı günlerini kucak kucağa yaşadığım 10 ciltlik Pardayyanlar serisinin tümü.. Ama altta başka kitaplar var..
Sadece Pardayyanlar değil.. Michel Zevaco'nun tüm kitapları..
Güven Basımevi'nin çocukluk yıllarımdan kalan Kahramanlık Romanları serisi..
Büridan.. Kanlı Saltanat.. Borciyalar.. Ragastan.. Daha neler neler..
Güven Basımevi diziye başlarken bir önsöz yazmış..
O günlerde fikir adamları "Kuru, ruhsuz, maddi şeylerden başkasına değer verilmeyen ve eski insanların kıymet verdikleri manevi meziyetlerin bir çoğuna hor bakılan bir devirde yaşıyoruz" diyorlarmış.. Ve "Ah" çekiyorlarmış..
"Dünün saf aşklarına, temiz ideallerine, zayıfa yardım edebilmek için öz varlığını tehlikeye atan insanlara, iğriye iğri, doğruya doğru demekten hiç çekinmeyen şövalyelerin asil hayatına, kahramanlığa, fedakarlığa kıymet veren ve onlara hasret çekenler az mıdır?."
'O günlerden şikayet eden fikir adamları, bugün artık yaşamadıkları için mutlu olmalılar..
Ya günümüzde.. Ya günümüzde bu hasletlerin hangisi kaldı?..
Bugünün çocukları, gençleri, artık şövalye romanlarının kahramanlarına değil, mafya dizilerinin babalarına özenerek büyüyorlar..
Karakterimin oluşmasında, babamın ve Aslan Amcamın armağanları, kahramanlık romanlarının etkisinin ne kadar büyük olduğunu hep yazmışımdır..
Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun tüm eserleri, Nihal Atsız'ın Bozkurtların Ölümü ve de işte bu koliden çıkan Güven Basım Evi'nin Kahramanlık dizisi..
Bir de küçük, mütevazı bir mektup var, kolinin en dibinde..
Sedat Ünalan imzalı.. 1943-44 yılında Bursa Erkek Lisesi'nde Hayati Dayımla ayni sırayı paylaşmış.. Necati Dayımla birlikte top oynamış.
50'li yılların sonunda, Yeni Gün gazetesinde Öcal ağabeyimi ararmış, maç sonuçlarını öğrenmek için..
Benimle, Erkekçe'yi çıkardığım 80'li yıllarda, Ankara bürosunun olduğu Meşrutiyet Caddesi'nde karşılaşırmış. Ayni yıllarda bir defa da Paris'te Galeri Lafayette'te karşı karşıya gelmişiz, selamlaşmışız.. İşte hepsi bu..
Ve "Hepsi bu" inanın abartmıyorum, hayatımın en güzel armağanlarından birini almama yetiyor.
Prof. Sedat Ünalan, tüm koleksiyonunu bana yolluyor.. Bunları hak etmek için ne yaptığımı bilemiyorum.. Ama o eski kitapları kokladığımı biliyorum. Kitapları mı, çocukluğumu mu kokladım artık, bilinmez..
İmkanım, gücüm olsa, bu kitapların hepsini "Zorunlu okuma" adıyla ilk ve orta okullara koyardım..
Sedat Hoca'nın armağanı, bu kitapları okumamızı teşvik eden babama neler borçlu olduğumuzu bir kere daha gösterdi.. Bugün Hıncal oldu isem, aldığım şövalyelik eğitiminin rolü büyüktür.
Sedat Hocanın kitaplarını hemen cilde gönderdim.. Kitaplığımın en güzel yerinde hırpalanmadan durmaları ve okunmaları için.. En başta ben, yeniden okuyacağım hepsini.. Okunması çok kolay, sayfaları hızla çevirten müthiş meraklı öyküler bunlar çünkü, verdikleri mesajın yanında..
Şimdi Abdullah Ziya dizisinin ve Nihal Atsız'ın "Ölmez" Bozkurtların Ölümü'nün peşindeyim..
Onları da rafıma koyduğum gün, keyfim tamam olacak..
Sedat Hoca,
Nur ol.. Var ol.. Binlerce, ama binlerce teşekkür..