Elvan'ın 1500'de madalya alıp almayacağını belirleyecek yani Elvan'ın kaderini çizecek kişi Ertan Hatipoğlu. Şimdi gerçekler: 1. Elvan koşan 12 finalist içinde bu sene en iyi dereceye sahip olan kişi. Yılın en hızlı 1500'cüsü. 2. Koştuğu 2 yarış gösterdi ki Elvan'ın Süreyya'dan farklı güçlü sprintleri de var. Atak da yapabiliyor, atağa kontratak da yapabiliyor.
Bu ikisini alt alta yazarsanız Elvan'ın altın dahil her türlü madalyayı alabileceği gerçeğini görürsünüz. Ancak 5 bin metre yarışları gösterdi ki Elvan, Olimpiyatlar için tam hazır değil. 11 Haziran'daki zirveye Ağustos sonunda tekrar ulaşamamış. 11 Haziran'da formda olmasını hata olarak gösterenlere katılmıyorum. 11 Haziran'la Ağustos arasında 2 aydan fazla zaman var. 2 ay yeni bir form zirvesi için yeterli zaman.
Atletizmi bilmeyenler ve de iyi bilmeyenler konuştukları zaman kafalarda teredüt yaratıyorlar.
5 bin metredeki 12.liğin Elvan'da yaptığı moral tahribat önemli. Mehmet Yurdadön'e kalsa Elvan bugün Türk kadın atletizmi için bir ilk olan herhangi bir Olimpiyat atletizm finalinde koşmuş olmayı başaramayacaktı. Ama ne var ki sporu, atletini ve onun ruhunu
Elvan'dan iyi bilen ve tanıyan Şarık Tara devreye girdi ve Elvan'ı ikna edip bu finale gelmesini sağladı. Bu da 5 bin metrede bozulan moralleri büyük ölçüde toparladı.
Üstelik bugün Elvan'dan kimsenin altın madalya beklediği yok. Yani üzerinde 5 bindeki büyük baskı yok. İkincisi Elvan, Olimpiyat'ta final yarışan ilk Türk kadını olarak zaten önemli bir aşamayı gerçekleştirmiş durumda. Moral sorununun da starta kadar giderileceğini düşünüyorum.
Geriye kalıyor bir tek ciddi sorun. Koşu taktiği. Seçmede ve yarı finalde gördük ki Elvan, yarışa yanlış başladı. Arkada kalabalığın içine paldır küldür dalıyor ve baldır adalelerine çiviyle düşecek kadar dengesini kaybediyor. Daha sonra da 6-7 kişinin oluşturduğu ön grup kutusunun içinde kilitleniyor. Yarışa başlaması için bu kutuyu ite kaka dağıtması, ki bunu fizik olarak yapacak durumu yok, minicik bir kız çünkü, ya da en geriden 3.kulvara yavaşlayarak çıkıp sonra atak yapması gerekiyor. O zaman da atı alan Üsküdar'ı geçiyor. Yani final turuna en az 20 metre geriden başlamak gibi bir şey bu.
Ertan Hoca, yarışın yavaş gitmesini engellemeli. Koşu temposu 4 dakikanın üzerine çıkarsa o zaman 12 atletten 10'unun kazanma şansı doğar. Koşu temposu 4 dakikanın altına inerse ve Elvan, bu tempoyu taşıyabilirse madalya garanti olur. Bu bir. İkincisi koşuya başlarken kalabalığın içine girmemeli. Grubun arkasında kutunun içinde kilitlenmemeli. Yarışı götürmek, ön koşucu (front runner) olmak istemiyorsa birincinin arkasından ama hocasının verdiği tempoyu daima düşünerek koşmalı.
Son tura girilirken Elvan 420 metre değil 400'ü koşacak bir konumda yani en fazla birincinin ensesinde olmalı. Çok geride kalırsa çok büyük bir son 400 koşması gerekir ki Elvan'ın şu andaki fiziksel, ruhsal, sportif durumuna bakarak bunun mucize olduğunu söyleyebilirim. Atletizm denen sporda tarihin ne mucizeler yazdığını da çok iyi bilirim. Ama gene de tavsiyem Elvan'ın işi mucizelere bırakmaması ve kaderini kendi eline alması. Yarışın başından itibaren..