Ustalar çaldı, Sevgi dağıldı
Alkışlamaktan ellerim patladı. Zırıl zırıl ağlayıp, deli gibi eğlendim. Hepsi bir arada, hepsi aynı sahnede. Olaya bakar mısın abicim? Aman erken gitmeli, baş köşeye yerleşmeli.
Belli çok büyük bir gece olacak. Hani geçen hafta aman kaçırmayın diye tepişmiştim ya... Park Orman'da İstanbul Gelişim'in otuz beşinci yıl konseri. Aynı zamanda Efes Pilsen'in.
Nazlı yarim ablam "Pazar pazar yayılacağım, elleşme" mızmızlanmalarına kalktı. Yok yaa!. "Sen bu geceyi kaçır da ölene kadar ağla" diye tuttum kolundan. Açık hava konserlerine erken gideceksin. Keyfine göre konuşlanıp, etrafı keseceksin, ortamı çözeceksin.
İki saat yok muydu bu konsere yaa? Bu ne kalabalık, bu ne trafik. Sanırsınız Fener-Galatasaray maçı. Resmen izdiham. Sonradan gazetede okudum on altı bin küsur kişi giriş yapmış .Vay bee.
Atilla Özdemiroğlu, Garo Mafyan, Asım Ekren, Uğur Başar, Fatih Erkoç ve Neco'lu İstanbul Gelişim otuz beş yıl evvelki "Up, up and away" ile açılışı yaptı.
Peşine Berkant, Ayten Alpman, Erol Büyükburç, Erol Evgin, Moğollar, Zülfü Livaneli, Sezen, Ajda, Nükhet, MFÖ...
Çekiştirmeyle konsere teşrif buyuran ablam, Ayten Alpman'da dağıldı. "Söylee buldun mu, aradığın aşkı söyleee....benim gibi tek başına".
Baktım hüngürdüyor. Sırf o olsa iyi. Genci, yaşlısı, kokoşu, orta direği herkes coştu. Telefon şirketleri tavan yaptı. Mesaj çeken çekene.
Beni damardan vuran; adam gibi adamlardı. Tanımaya lüzum yok, besbelli. Müzik yaparken eğleniyorlar, çok sağlamlar. Elliyi devirmiş aslanlar. Koyvermek out, yaşamak in. Mesela Mazhar Alanson, Bülent Ortaçgil, Erol Evgin... Hayatına düzgün devam eden adamlar.
Onları sahnede izlerken, ikinci bahar meselesi beynimde patlak verdi. İkinci baharı yaşamasını bilenler veya miş gibi takılanlar durumu yani. Ha bir de ya mideme dokunursa hesabı arazi olanlar. Hani tat almaktan kaçanlar.
Çookk duydum "Çocuğum benim yaşım geçti" ya da "Aaa bu yaştan sonra mı, tövbe de" zırıltılarını. İtirazım var yaa. İşte hodri meydan. İşte yaptıkları işi ve kendilerini sevenlerin ortaya koydukları.
Belli bir yaşı devirince kal mı geliyor be usta? Ya da korkuyor mu insan paşa gönlüne göre yaşamaktan?. Ama niye? Yani "Portakalda vitaminden hallicesin kapa çeneni Sevgi" mi diyeceksiniz? Geçen bir taksicinin lafı gibi "Ayar etmeyin beniiii."
Aha İstanbul Gelişimciler! Ucundan tutsalar, kaçsalar. Ayy bizden geçti sendromuna sığınsalar on altı bin kişi avucumuzu yalayacaktık.
Neyse... Ivır zıvır müzikler peşinde koşuyoruz işte. Kıvır, salla, çalkala, eller havaya... derken müziğimize ot tıkandı. Eline ayağına kurban olduğum İstanbul Gelişim Orkestrası...
Timur Selçuk'la transa geçtim. Bülent Ortaçgil içimi yumuşattı. Nükhet Duru fıkır fıkır maşallah. Mazhar Alanson dünya ahret aşkım olur, Ajda kılıklarından bana da verse ne olur.
Çömezler çöktü, babalar çaldı. Tadı damağımızda kaldı. Çok kıyak bir geceydi. Müziğin, bozulmamışlığın, devamlılığın, işini aşkla yapmanın Türkçe'siydi. Helal olsun abilerim! Kim tutar sizi. e-mail: sevgunluk@yahoo.com