Hoppaa... Yine mi aynı kız? Yoksa fotokopi olayı mı? Ya da Kızılay mı dağıttı bu ablaları?
Mevzu bahis ettiğim şu bizim öz be öz Türk kliplerindeki yaratıklar. Yahu kırk yılın başı televizyonun karşısına geçiyorum. Şöyleee Serdar Ortaç'la "Beni Unut" diye şeettiresim, dağılasım var. Hangi klibe baksam sürekli aynı teyyare. Aynı sarışınlıkta, aynı kürdan bacaklarla, en kabusu yüzlerinde aynı ifadeyle Rus mankenler pırtlıyor.
O da yetmiyor, hepsi ille de ıslak. Şu su durumuna kafam basmış değil. Çok mu seksi bir şey bu yani? Ya havuzda hoplayacaksın ya denizden fırlayacaksın. Bilemedin en kötü ihtimalle hani daha mazbut takılacaksan sahilde koşacaksın. Su temas etsin, gerisini koyver gitsin.
Amma velakin büyüklerimizin "Sudan çıkmış balık" tabiri de kulağımızda küpe hani (arif olana).
Ha şimdi laf lafı açtı da aklıma geldi. Bir dönem koltuk altını gösterme in'di. Iyyy kadının en çirkin yerlerinden biri. Atleti giyen, darbukayı duyan haydaaa eller havaya, koltuk altları fora.
Ay bir de bu kızların dudak hallerine kıyılıyorum abicim. İlle de şişecek o dudaklar. Cin kızım, hadiseyi çözdüm. Kampanya var kampanyaaa.
Bu hatunlardan üç alana bir bedava ya da peşinatsız beş taksit. Misal Serdar Ortaç iki klipte oynattı mı, Kenan Doğulu'ya yüzde elli iskonto, Emre Altuğ'a ikramımız olur icabında. E devir ekonomi devri.
Kankalarıma konuyu açtım. Eyvah eyvah. Hepsi dertli. "Mecbur muyuz bastona dönmeye" isyanları kol geziyor. Geziyor da maşallah topumuz diyette. Maazallah bir kaşık mantı yemeğe yeltenin. Carrt kınamayı yersiniz.
Yok yok kasık yaşıyoruz işte. Lamı cimi yok. Erkekler balık eti sever, kadınlar tıkınmayı. Sonuç: kadınlar incelmeli. Niye? Öyle işte. Birileri kakmış kafamıza (yakalarsam muck muck).
Geçen gün bir sokak kafesine konuşlandım. Allah sizi inandırsın. On kişiden dokuzu mutsuz, biri de şüpheli ifadeyle yürüyor.
Şekerim çok mutsuzuz ve de bir örneğiz yaaa. Sürüden ayrılanı kurt kapar korkusu mu bu omuz omuza vaziyetini yaratan. Aman şimdi kendi hayatının sorumluluğunu almak da nesi. Yaslanmışsın elaleme babalar gibi yuvarlan git.
Ha gitmek demişken... Masamdaki kitap yığınının arasında (Anneciğim hala dağınığım) hep o ilişiyor gözüme. Lanet şey! Okuyalı çok oldu, sırıtıp duruyor. "Git Kendini Çok Sevdirmeden", Tuna Kiremitçi.
Hani sabah radyoda filan bir şarkı duyarsın da tüm gününü yer, mırıl mırıl içinden dışından çığırırsın. Hele ki Petek Dinçöz'ün " Foolish Casanova" ayarındaysa bitersin. Aynen o şekil. Beynimi yiyip bitiriyor.
Yahu "Git kendini çok sevdirmeden" ne demek yaa. Delikanlılığın kitabı yazar mı? Ne kadar korkakça ne kadar sıvışkan. Haşa sözüm kitaba değil, romantik görünümlü ahmak lafa.
Seveceksem, ayılıp bayılacaksam yuppiii. Hele kalsın da sonra bakarız ne zaman pasaportu vereceğimize abicim.
Aaaa yine yaptım. Cır cır cır. Dur be kızım Sevgi. Üç bin vuruşta bu kadar lakırdı. Düşünsenize ben bana mahkumum. Atsam atamam, satsam satamam. Allah'ın tokadı budur! Yordum kendimi valla.