Biz düşüş yaşarken komşumuz ve rakibimiz Yunanistan, çeyrek final için avantaj yakaladı. Biz düşmedik düşürüldük. Euro 2004'ü Dünya Kupası 2002'yi beraber seyrettiğimiz arkadaşlarla izliyoruz. Herkesin içi buruk. Biz niye burada yokuz diye soruyorlar. 16 takımı da izledim. Yenemeyeceğimiz takım yok. Türkiye, Avrupa şampiyonu olma şansını kaçırdı. Haluk Ulusoy, inadı yüzünden Şenol Güneş'i değiştirmek için Letonya fiyaskosunu bekledi. Dünya Kupası analizini doğru dürüst yapsaydı Güneş'e teşekkür edip gerçek bir hoca getirirdi, ki Yunanistan'ın yaptığı bu, biz duman attırırdık.
Yunanistan, Türkiye'nin yarısı kadar değerlere sahip değil. Bana sorsalar mesela bunların kaçını G.Saray'a alırsın diye, oturur 3 saat düşünürüm ve oynadıkları maçları 4 defa seyrederim.
Yunan takımının değeri Rehhagel'in eseri. Makine düzeni içinde hocalarının dediğini yapıyorlar. Rehhagel'in büyük başarı kazanacağını turnuva başında hissettim. Portekiz maçının sabahında televizyonlarda Scolari'nin ve onun sözlerini izledim. Brezilya'ya Dünya Kupası'nı kazandıran Scolari, rakiplerinden çekindiğini vücut diliyle anlatıyordu. "Bu maçı kazanmamız gerek" derken bile, "3 forvetle değil tek forvetle çıkacağız" sözünü ekliyordu. Sonrasında elinde ne kadar forvet varsa hepsini soktu, olmadı.
Rehhagel ise, "Bizim buraya gelerek görevimizi yerine getirdiğimizi düşünenler yanılıyor. Bu takım iyi işler yapacak" diyordu.
Maçın 15.dakikasında gördük ki Rehhagel'in sözleri palavra değil. Takımını inandırmış. İnanarak, kazanma hırsıyla oynuyorlar. Scolari ise takımına hiçbir şey verememiş. Yunanistan'ın farkı hoca farkıdır.
Peki ya Danimarka?
Bizim kafamızdaki Danimarka yok. Eski halinin onda biri bile değil. Akılda kalan bir yanları yok.
Kupada şimdiye kadar akılda kalanlar kimler?
İspanya iyi top oynuyor ama bitirici vuruşları iyi değil yani cilaları yok. Hatice güzel de neticeye gelemiyorlar. Turnuva öncesinde, "Buradan yıldız çıkmaz" deyişimiz haklı çıktı. Dünya basını 91 ve
93.dakikalarda 2 gol atan Zidane'ı yere göğe koyamıyor. Peki Zidane 90 dakika ne yapmış? Böyle şunu da seyredeyim diye koşturacak, randevularını iptal ettirecek adamlar yok. Sadece Danimarka- İtalya maçındaki iki kaleciyi hatırlıyorum.
Bu kupada dünya futbolunda bir değişiklik görebiliyor musunuz?
Olumlu bir şey yok. Uyutucu, tatsız maçlar izliyoruz. Takımların hemen hepsi temkinli. TRT'de yorum yapan sevgili Ömer Üründül, en çok savunma yapan takımı en iyi takım ilan ediyor. O zaman da haklı oluyorlar. Ama giderek seyirci düşüyor. Televizyonların önleri boşalıyor. Bu demek ki kimsenin umrunda değil.