Yani bu RTÜK bana tekzip yollamaktaki hızını kendi işini yapmakta gösterse, Türkiye televizyonları insanları EŞŞŞEK (Üç Ş ile) yerine koyamaz, bizim de bu yazıları yazmamıza gerek kalmazdı..
Arkalarında Anayasa, arkalarında yasa ve arkalarında kendi yazdıkları, onaylattıkları ve yürürlüğe koydukları kurallarla, aslında bu ülkenin en güçlü kurumlarından biri olması gereken RTÜK'ün sergilediği acz, sergilediği zavallılık, sergilediği vurdumduymazlık, sorumsuzluk ve saygısızlık, bugün televizyonları izlenmez, izleyenleri sağlıksız ruh hastaları haline getirmezdi.
RTÜK üyeleri Türk halkı tarafından mahkemeye verilmelidir aslında..
Utanacaklarına, sessizce susup oturacaklarına ve büyük bir hızla görevlerini yapmaya başlayıp, televizyonları yola getirerek EŞŞŞEK (Üç Ş ile) yerine koydurdukları Türk halkından özür dileyeceklerine, cevap ve düzeltme hakkını kötüye kullanarak Sabah sayfalarını haksız ve boş yere işgal ediyorlar..
Neyi düzeltiyor RTÜK?.. 25 Mayıs tarihli yazımda ben RTÜK ile yargı erkini karşı karşıya getirmeye çalışıyormuşum meğer.
"Üst kurulun açıklamasında suçun yargıya yüklendiği iddiasına dayanak olacak herhangi bir ima bulunmamaktadır... Yargı kararlarının üst kurulun çalışmalarını engelleyici bir unsur olarak değerlendirilmesi söz konusu değildir" diyorlar bu defa..
Şimdi bakın, 24
Mayıs tarihli cevap ve düzeltmelerinden aynen aldığım satırlara..
".. Reklam ihlallerini sürdürdüğü tespit edilen kuruluşlardan bir kısmına uygulanması gereken ileri yaptırımlar, bu kuruluşların verilmiş olan uyarı müeyyidesinin iptali için dava açarak yürütmeyi durdurma kararı almaları nedeniyle yargılama sonucuna göre işlem yapılmak üzere bekletilir.."
Şimdi alt alta yazdığım ve ayni imzayı taşıyan (Neriman Saraçoğlu, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri) iki alıntıyı Allah rızası için biraz mantığı, biraz izanı olan birazcık düşünsün..
RTÜK'ün cevaplarını niye, başkan ya da bir üye kullanmıyor.. İşte bu yüzden.. Yarın sıkıştıklarında suçu bu Neriman Hanım'ın üzerine atıp sıyrılacaklar..
Televizyonlar rezil bir hal almış.. Milyonlarca vatandaş çıldırıyor. RTÜK'e, gazetelere şikayetler tavana vuruyor. Hemen bütün gazeteler, üstelik kendi guruplarında da televizyon olduğu halde ayağa kalkıyor..
Yer yerinden oynuyor.. Bu ülkede kural açık.. Bir dizide, başlamadan önce 8 dakika, içinde de 20'şer dakika ara olmak kaydı ile 2 tane 5'er dakikalık, toplam 18 dakika reklam yayınlanabilir.
Dikkat buyurun, sekiz dakikası, dizinin dışında, başlamadan.. Dizi içinde iki tane 5 dakikaya izin var sadece..
Ve geçen haftaki ölçümlerden ikisi.. Vatan gazetesine teşekkürlerimle..
Bir İstanbul Masalı..
Başlama saati 22.09. Bitiş saati 23.59. Dizi 61 dakika.. Reklam süresi 49 dakika.. (Yasaldan 39 dakika fazla)
İçinde iki reklam kuşağı olması gerekirken tam 4 kuşak reklam yayınlanmış. (Yasaldan iki kuşak fazla.)
Reklam araları 2 dakika, 27 dakika, 15 dakika, 15 dakika, 2 dakika. (Hiç biri yasal değil.)
Kınalı Kar..
Başlama saati 22.09. Bitiş saati 00.04.. Dizi 54 dakika.. Reklam 61 dakika.. (Yasaldan 51 dakika fazla)
İçinde 2 reklam arası olması gerekirken yasaldan 3 fazlası ile 5 reklam kuşağı var.
Reklam araları en az 20 dakika olmalı iken, şöyle: 2 dakika, 13 dakika, 13 dakika, 13 dakika, 11 dakika, 2 dakika.. (Hiçbiri yasal değil.)
Şimdi televizyonlar gücünü anayasadan alan TRT Yasası ve RTÜK yönetmeliklerini bu kadar sıfıra sayıp bildiklerini okur ve vatandaşı EŞŞŞEK (Üç Ş ile) yerine koyuyorlarsa, onları kurallara uydurmakla görevli ve fevkalade yetkilerle donaltılmış RTÜK'ü ne yerine koyuyorlar söyler misiniz?.
Bu televizyonlar birdenbire geçen hafta mı böyle oldu?..
Geçen yıl?.. Ondan evvelki yıl?.. Ayni facia değil miydi durum?..
Sen yıllarca vatandaşı EŞŞŞEK (Üç Ş ile) yerine koyacaksın, RTÜK'ü zerre takmayacaksın ve RTÜK denen kurul da bu manzarayı her yıl artan bir acz ve zavallılık içinde izleyip, Hıncal'a tekzipler göndererek geçiştirecek. Sıkışınca "Efendim yürütmeyi durdurma kararlarını bekliyoruz" diye suçu yargıya atacak, daha sıkışınca, hiç yüzü kızarmadan "Ne demek ima bile etmedim" diye kazı çevirmeye kalkacak..
Yoo.. Yoo emir kulu Neriman Hanım, benim muhatabım siz değilsiniz.. Gücü yeterse, yüzü tutarsa RTÜK'ün başkanı dahil bir yetkili üyesi cevap versin, düzeltsin görelim..
Televizyonlar yüz karası..
Yarışmalar Meclis soruşturması açılacak kadar rezil.. Apaçık reklamlar yapılıyor. Yarışmasız armağanlar dağıtılıyor, telefonlu yarışmalardan geçilmiyor. Kazanan kaybettiriliyor. Bilmeyen kazandırılıyor.
Aile izleme saatinde şov diye en adi, en çirkin, en müstehcen espriler gırla gidiyor.
Diziler Meclis araştırması açılacak kadar rezil.. Mafya özendirmeleri, cinayet özendirmeleri, sigara özendirmeleri, içki özendirmelerinden geçilmiyor.
Hiçbir program ilan edilen saatlerde başlamıyor..
Reklamlarla ilgili hiçbir kural uygulanmıyor.. Programdan fazla reklamlar, yayınları izlenmez hale getiren alt reklamlar hiçbir kurala bağlı kalmaksızın yayınlanıyor.
Bütün bunlar arkasında Anayasa, Radyo Televizyon Yasası ve bizzat kendi kuralları olan RTÜK varken yapılabiliyor, bu kadar pervasız yapılabiliyorsa, RTÜK ne işe yarıyor söyleyecek, söylemeye cesaret edecek bir tek RTÜK üyesi çıkar mı?.
RTÜK olmasa, meydan boş olsa durum ne olurdu acaba?..
Neriman Hanım.. "Üst kurul bilgi almaktan çok hesap soran bir üslupla yöneltilen soruların muhatabı değildir" ne demek?..
Basın hesap sormak için vardır küçük hanım.. Hesap sormak için vardır.. Onun için "Dördüncü Güç"tür adı..
Basın hesap sorar..
Cumhurbaşkanından, Başbakandan, Meclis Başkanından hesap sorar.. Yasamadan, yürütmeden, yargıdan hesap sorar..
Basın Millet adına hesap sorar küçük hanım.. Millete sahip çıkmazsa, onun sorunlarına sahip çıkmazsa, onu çıldırtan, onu EŞŞŞEK (Üç Ş ile) yerine koyan, onu hasta eden kişi ve kurumlardan hesap sormazsa, basın olmaz zaten.. İşbirlikçi olur.. Sarı olur.. Yüz karası, utanç olur..
Bana işimi öğretme küçük hanım.. Haddini bil.. İşini bil.. Durmadan sorduğum ama nedense bir türlü yanıt alamadığım sorularıma cevap ver.. Verebiliyorsan.. Veremiyorsan, patronlarına söyle, onlar versinler..
"Bütün bu yazdığım yayın ve reklam rezilliklerinin hangisi gerçek değil, cevap ver?.."
"RTÜK hangi televizyonun üzerine nasıl gitti?.. Teker teker.. Hangisinde yargıdan döndü, niye.. Teker teker.."
"RTÜK hangi televizyondan reklam hissesi kaç para aldı, kurulduğundan bu yana.. Teker teker.." (Cengiz Semercioğlu yazdı.. Sadece bu yılın ilk dört ayında RTÜK'ün reklamlardan aldığı hisse 193 trilyon lira.. Yüz doksan üç trilyon.. Dört ayda.. Hiçbir şey yapmadan.. Kıçının üzerinde oturarak.. RTÜK keser mi bu ekran kirlenmesinin yolunu o zaman... Yağma Hasan'ın böreği RTÜK'e yağıyor.. Varsın millet EŞŞŞŞŞEK (Beş Ş ile) olsun..)
Cevap ve düzeltme hakkı öyle mi?.. Cevap ver o zaman.. Kıvırmayı bırak küçük hanım.. Kelime oyunlarını bırak..
Cevap ver..
Sorduklarıma cevap ver.. Verebiliyorsan..
Veremezsin..
Laf ebeliği yapar, kıvırır, çevirir ama sorduklarıma cevap veremezsin..
O zaman ne cevabı bu?.. Ne düzeltmesi.. Mahkemeye gidelim.. Arkamda 70 milyon şahitle sizi perişan etmezsem, kalemimi kırıp yazmayı bırakırım.. ( "Bizi unutma.. 70 milyon Anadolu'da.. Ya Almanya, Fransa, Rusya, İngiltere, dünyanın dört bir yanındaki Türkler yanında değil miyiz Hıncal Ağabey" diye e-mailler yağıyor, beş kıtadan..)
Bak küçük hanım..
Ben bu RTÜK'ün peşini bırakırsam eğer, o zaman da kalemimi kırarım..
Bu RTÜK görevini ya yapacak, ya yapacak.. Hepsi bu!..