BU ülkenin en kritik görev yapan polisleri hava alanlarında.. Uluslararası terörün bir numaralı hedefi uçaklarda sağ salim seyahat etmemiz, onların uzman, titiz ve yorulmaz çalışmaları ile mümkün..
Üç otuz para maaşları ile bu işi gerçekten nasıl fedakarca yaptıklarını en iyi bilenlerdenim..
Teşekkür bekledikleri yok.. Görevlerini yapıyorlar çünkü..
Ama şamar oğlanına çevirme hakkımız da yok..
Uçağın, insanın, hepimizin yaşamı söz konusu iken, arama kapısına gelen aslan kesiliyor.. İlle ayrıcalıklı.. Herkes aranır o aranmaz..
Valisi aranmaz, müdürü aranmaz.. Hakimi, savcısı aranmaz.. Gazetecisi aranmaz.. Biraz ünlüsü, kasıntısı aranmaz.. Daha ilerisi, haspam mankenlerimiz aranmaz..
"Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun?.." Ardından tehdit.. "Seni sürdüreyim de gör.." Sürdüreni de biliyorum.. Milletvekilini, savcıyı, hakimi aramaya kalktığı için sürüleni, tutuklananı ve mahkemelerde sürüneni de..
Nedir bu tek görevleri, bizim hayatımızın üzerine titremek olan polislerin çektikleri..
Nedir bu eziyet..
Adam "Bana ne" dese, "Lanet olsun" dese başımıza neler gelir, düşünen var mı?..
O zaman adamı bezdirmek için niye böyle ulusça el ele veriyoruz..
Beni en ciddi arayan polise teşekkür ediyorum.. Beni böyle aradığına göre, demek toplu iğne sektirmez.. Uçağa o zaman gönül rahatlığı ile biniyorum..
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun havalanı polisleri üzerinde estirilen teröre "Dur" demesi, polislerine sahip çıkması zamanı geldi de, geçti bile..
Gerekirse bir yasa çıkarılarak, hava alanlarında, Cumhurbaşkanı dahil herkesin ayrılık gözetilmeksizin aranmasının şart olduğu yazılsın ki, önüne gelen görevini tam yapmak dışında suçu olmayan polise posta koymasın, hakaret etmesin, tehditler savurmasın..
Haspama bak.. "Seni sürdürürüm.."
Yasa böylelerini süründürmeli..