Malûm, Mısır şu anda Ortadoğu'da gündemi belirliyor. Ancak bölgenin asıl kanayan yarası Suriye olmaya devam ediyor. Bu nedenle, yazının asıl konusu olan Mısır ve Türkiye modeli konusuna girmeden önce izninizle ABD'nin Suriye politikası konusunda kısa bir analiz yapalım. Obama yönetimi Suriye'ye askeri yardım konusunda ciddi bir çıkmaz içinde. Beyaz Saray direnişe daha ciddi bir askeri yardım yapmaya karar verdiğini açıklayalı neredeyse bir buçuk ay oldu. Oysa daha ortada bir askeri yardım yok. Son derece yavaş ve zor bir süreç sonrasında verilen askeri yardım kararı neden uygulanamıyor? Kısa cevap Kongre'de oluşan itirazlar. Oysa aynı Kongre daha yeni darbe yapan Mısır ordusuna Pentagon tarafından 4 adet F-16 uçağı yollanmasına itiraz etmiyor. Reel politik dediğimiz çıkarlar üzerinden giden strateji böyle bir şey işte. Amerika Mısır ordusunu kızdırmamak için darbeye darbe demiyor. Böylece yasalara uygun şekilde askeri yardım kanallarını açık tutuyor. Suriye'de ise 100 bin ölü var ama Kongre direnişe yardım için bir uçaksavar bile yollamaktan çekiniyor. Bu gidişle Beşar Esad, Obama görevi bıraktığında hâlâ Şam'da yerinde duruyor olacak.
Neyse asıl konumuz olan Mısır ve Türkiye modeline dönelim. Kanımca Mısır'da yaşananlar "Türkiye modeli" denen olgunun hem bölgede hem de Batı'da klasik anlamından farklı bir şekilde algılanmasına neden oluyor. Klasik anlamda, hem bölge hem de Batı'da Türkiye modeli denince akla gelen AK Parti'nin temsil ettiği "Ilımlı İslam" kavramı. Oysa şimdi anlaşılıyor ki Mısır'da ordunun gözünde asıl Türkiye modeli AK Parti değil, askeri vesayet rejimi. Yani eski Türkiye. Belli ki 28 Şubat post-modern darbesi ve bu darbe sonrasında doksanlı yıllara damgasını vuran süreç daha cazip bir model Mısır'lı generaller için.
Aslında tabii ki her ülkenin kendine özgü özel dinamikleri var. Mısır sabah akşam Türkiye modeli tartışıyor değil. Ancak benim görebildiğim kadarıyla Morsi konusunda hayal kırıklığı yaşayan Batı ve Mısır'daki laik cephe şu soruyu soruyor: Neden Mursi AK Parti gibi başarılı olamadı? Buna cevap bulmak için Türkiye'de AK Parti'yi ortaya çıkaran son yirmi yıllık sürece daha dikkatli bakanlar acaba ne görüyorlar?
Cevap maalesef demokrasi açısından sevindirici değil. Zira hem Batı'da, hem de Mısır'da, siyasi İslam korkusu yaşayanlar Türkiye'ye bakınca şunu görüyorlar: AK Parti ve temsil ettiği ılımlı İslam fenomeni 28 Şubat süreci nedeniyle ortaya çıktı. Bu durumda hem Mısır'da, hem de Batı'da "modern-laik-liberal" cephe askeri darbeye kredi açıyor. Nasıl ki 28 Şubat sürecinin acıları ve travması sonrasında ortaya çıkan AK Parti "Biz artık Milli Görüş gömleğini çıkardık" dediyse aynı şey Mısır'da da olabilir diye ümit ediyorlar. Peki, Mısır'da askeri vesayetin çizdiği kırmızı çizgiler sayesinde bir "Ilımlı İslam" çıkar mı? Bu soruya cevap vermek için Türkiye modeline biraz daha dikkatli bakmak gerekiyor. Bu konuya haftaya devam edeceğiz.