ABD'nin Suriye politikasını anlamak için sadece Suriye'ye değil bölge geneline bakmakta son derece yarar var. Obama yönetimi için özellikle Suriye-İran bağlantısı çok önemli. Zira son dönemde Esad rejiminin direnişe karşı askeri başarılar elde etmiş olmasının temel nedeni Şam'a İran'dan gelen destek. Gerek dolaylı yoldan Hizbullah'ın devreye girmesi, gerekse Devrim Muhafızlarının sağladığı askeri destek İran'ın Suriye'de oynadığı hayati rolü kanıtlıyor.
Öyle ki, iki aydır iç savaş dengesinde rejim lehine değişlik yaşanıyor olmasını bütünüyle İran'a bağlı olarak açıklamak mümkün. Bu açıdan bakınca Tahran-
Bağdat- Hizbullah ve Şam'dan oluşan Şii cephesinin Katar, Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye'den oluşan cepheye karşı daha üstün bir konuma geçtiğini kabul etmek gerekiyor. Sonuç olarak Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye Suriye'deki direniş cephesine dışarıdan finansal yardım yaparken, İran ve Hizbullah kendisi cephede savaşıyor.
Peki, bu manzara karşısında ABD nasıl hareket ediyor? Geçen hafta bu köşede ifade ettiğim üzere, ABD nihayet askeri açıdan daha aktif olmaya karar vermiş durumda. Esad rejiminin kimyasal silah kullanmış olmasının tescil edilmesi ve bu meselenin Obama tarafından "kırmızı çizgi" olarak görülmesi de ABD'nin bu politika değişikliğinde etkili oldu.
Öte yandan Obama yönetiminin direnişe ne seviyede bir askeri yardım yapacağı henüz kesinlik kazanmadı ve bu konuda Washington'da kafalar son derece karışık. Temel sorun Pentagon ve Beyaz Saray'ın pozisyonu ile Dışişleri Bakanı Kerry'nin savunduğu politika arasında ciddi farklar oluşu. ABD basınına yansıyan haberlere göre Kerry hem ciddi bir bombalama hem de uçuşa kapalı bölge kurulması taraftarı. Obama ve Pentagon ise Suriye'ye böylesine ciddi bir askeri müdahalede bulunmanın getireceği diplomatik faturadan çekiniyor.
İşte bu noktada Obama'nın gözünde devreye İran'da yaşanan siyasi değişim giriyor. İran'da seçimlerden ılımlı bir isim olan Ruhani'nin çıkmış olması nükleer konuda diplomasi için cılız da olsa yeni bir umut doğurdu. Bu yeni ortamda ABD açısından Suriye'yi bombalamak İran ile köprüleri atmak anlamına gelecek. Ayrıca hem Obama'nın hem de Pentagon'un gözünde Suriye direnişi içindeki radikal grupların güçlenmesi konusundaki çekince devam ediyor. Bütün bunlara bir de ABD'nin Rusya ile bozulan ilişkilerini katmak gerekiyor. Farkındaysanız artık kimse Cenevre'den bahsetmez oldu. Sonuçta Kerry değil Obama'nın başkan olduğunu unutmamak gerekiyor.
Obama için ABD'nin İran ve Rusya ile ilişkilerinin belirli bir dengede gitmesi Suriye'de yeni bir macera yaşamaktan çok daha önemli. Bu nedenle Washington'dan Suriye'ye gelecek askeri yardım kozmetik seviyede kalacak. Umarız İran ABD'nin bu politikasını takdir eder ve diplomatik açıdan nükleer dosyada bazı tavizler verir. Aksi takdirde Washington'un pozisyonunda birkaç ay içinde sertleşme yaşanacaktır. İran konusundaki sabır ve pragmatizmine rağmen Obama, Esad'ın Halep bölgesinde askeri üstünlük sağlamasına izin vermeyecek gibi geliyor bana.