Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

Türkiye, Mısır, ABD üçgeninde demokrasi

WASHINGTON

Geçtiğimiz haftayı hem Washington hem de ABD genelinde Türkiye'nin tanıtımını en etkili şekilde yapan, Anadolu Kaplanları dediğimiz birçok işletmenin şemsiye kuruluşu olan TUSKON'un (Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu) misafiri olarak Türkiye'de geçirdim. İstanbul, Gaziantep, Ankara ve Trabzon'da yaptığımız toplantılarda bol bol son dönem Türkiye- ABD ilişkilerini ve Gezi olaylarının yankılarını tartışma fırsatımız oldu. Hafta ortasında Mısır'da darbe yaşanınca bu sefer ABD, Türkiye, Mısır üçgeninde bazı değerlendirmeler yapma fırsatımız da doğdu.
Önce Türkiye-ABD ilişkilerinden başlayalım. Genelleme yapmak riskli ama benim görebildiğim kadarıyla özellikle Anadolu'da Amerikan medyasının Gezi olaylarını yansıtma biçimi ciddi tepki yaratmış. Mesela CNN neden 8 saat canlı yayın yaptı sorusu hep revaçta. Obama yönetimi tam olarak hedef alınmıyor olsa da "Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen düşman lobiler" söylemi hâkim. Bana kalırsa biraz daha soğukkanlı olmak ve sakince düşünmek gerek. Ortada bir komplo varsa, hele hele bu komplo iddia edildiği gibi önceden biliniyorsa neden Türkiye bu tuzağa düştü? Farz edelim Türkiye karşıtı lobiler gerçekten de AK Parti'yi zayıflatmak için çırpınıyorlar. Bunlara karşı mücadele etmenin en etkili yolu nedir? Bence provokasyonlara hazır olmak ve toplumsal kutuplaşmayı artırıcı söylemlerden kaçınmak. Bu nedenle ben elimden geldiğince komplo teorileri kurmak yerine toplumsal uzlaşma yaratmak gerektiğini anlatmaya çalıştım.
Biz Türkiye-ABD konuşaduralım, 3 Temmuz akşamı Mısır'da askeri darbe yaşandı. Böylece konumuz ister istemez iki ayrı yöne dağıldı. Birincisi neden ABD'nin resmi olarak darbeye darbe adını verip bunu şiddetle kınamadığı. İkinci ilginç gelişme Mısır'ı konuşurken birden kendimizi Türkiye'deki kutuplaşmanın siyasi kodlarını tartışır halde bulmamız. Bu iki konunun örtüştüğü yerse bilinçaltında yatan kaçınılmaz soruydu: "Mısır'da yaşanan Türkiye'de olsa ABD nasıl tepki verecekti?" Türkiye'de askeri vesayet döneminin bu kadar yakın bir zamanda ve kimi çevrelerce sorunlu bir süreçte kapanmış olması, doğal olarak bu sorunun sorulmasına sebep veriyordu. Ne de olsa bundan sadece 5-6 yıl önce Türkiye'de asker halen muhtıra veriyor ve yargı da, seçimlerden büyük bir zaferle çıkmış bir iktidar partisini kapatmak için "yargı darbesi" yapmaya kalkışabiliyordu. Bu şartlar altında Mısır'da yaşanlar Türkiye için teorik ve uzak bir durum teşkil etmiyordu.
Her şeyden önce şunu belirtmek gerekiyor: ABD'nin Mısır'da yaşananı darbe olarak görmesi ve açıkça kınaması gerekirdi. İdeal olan buydu. Peki, neden olmadı? Temel neden "reelpolitik" dediğimiz stratejik hesaplar. ABD yasalarına göre darbe resmi olarak kabul görürse Washington Mısır'a derhal askeri ve ekonomik yardımı kesmek zorunda. Oysa Washington askeri yönetim üzerinde biraz olsun etkili olmak istiyor. Amaç köprüleri hemen atmak yerine, demokrasi ve seçimlere yeniden geçiş konusunda baskı yapacak bir manevra alanını korumak. Kanımca 2007'de Türkiye'de darbe yaşansaydı ABD gene anlatmaya çalıştığım nedenlerle Mısır'da bugün yaptığına yakın bir pozisyon alırdı. Zaten tam da bu nedenle demokrasiyi sağlam tutmak için Batı'dan medet ummak pek anlamlı değil. İç dinamikler her zaman için dışarıda ne olup bittiğinden daha önemlidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA