Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

İran, Türkiye modeli ve ekonomi

WASHINGTON

Tahran'ın İstanbul'da yapılması planlanan nükleer zirve konusunda yan çizmesi muhtemelen en çok ABD'yi sevindirdi. Neden mi? Çünkü Obama yönetimi Türkiye'nin İran'a karşı daha gerçekçi bir politika izlemesini istiyor. Aslını söylemek gerekirse Washington'da belirli bir saflık algılanıyor Ankara'nın Tahran politikasında. Mesela İran'ın "atom bombası dinimize aykırıdır" söylemi Washington'da gülünç karşılanırken, Türkiye'nin buna inanması veya inanıyor gibi gözükmesi şaşkınlıkla karşılanıyor. İran'ın Suriye mazeretini öne sürerek İstanbul'dan vazgeçiyor olmasına sert tepki gösteren Başbakan Erdoğan'ın tavrı Washington'da bu nedenle oldukça memnuniyet yarattı. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkilinin "umarız Türkiye İran'dan gelen mesajlara artık eskisi kadar rağbet etmez" demesi zaten durumu özetliyor.
Hatırlarsanız 2010'da Türkiye, Brezilya ve İran arasında imzalanan Tahran anlaşması Ankara ve Washington arasında ciddi bir krize neden olmuştu. Bu anlaşmadan hemen sonra Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a ekonomik yaptırımlara "hayır" demesi Obama yönetiminde daha da büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bugün geldiğimiz noktadaysa Türkiye-ABD ilişkileri her iki tarafın değimiyle "altın dönem" yaşıyor. Washington ile bu altın dönemin Ankara'nın İsrail ile ilişkisi dibe vurmuş olmasına rağmen yaşanıyor olması daha da anlamlı. Demek ki o meşhur İsrail lobisi ABD dış politikasını bütünüyle kontrol edemiyormuş.
Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinin 2010'dan bu yana bu derece düzelmiş olmasının iki temel nedeni var. Birincisi İran'ı çileden çıkaran NATO füze savunma sistemi radarları. Ankara'nın geçen yıl bu konuda olumlu karar vermesi ABD'deki Türkiye ve "eksen kayması" tartışmasına son noktayı koydu. Türkiye'nin ABD'deki imajını olumlu yöne çeviren ikinci önemli faktör ise geçen yıl Ortadoğu'yu sarsan Arap Devrimleri oldu. Türkiye'nin Suriye politikası gene bu Arap Baharı çerçevesinde başlı başına olumlu bir faktör. Son bir yıldır Amerikan basınında Arap devrimleri hakkında çıkan her haberde uzun uzun "Türkiye Modeli" tartışılıyor. Mısır gibi anahtar bir ülkede iktidara yürüyen Müslüman Kardeşler hareketinin kendisini AK Parti'ye benzetiyor oluşu bu açıdan bakınca Washington açısından Ankara'yı stratejik açıdan değerli kılan önemli bir unsur. Türkiye'nin son on yıldaki ekonomik başarısı gene bu Türkiye modeli çerçevesinde ABD'deki siyasi ve akademik çevrelerin dikkatini çekiyor.

TUSKON'un başarısı
Özellikle Arap dünyası ile karşılaştırıldığında Türkiye modelini en başarılı kılan faktör Türkiye'nin orta ve küçük ölçekli şirketlerinin performansı. Bu bağlamda Türkiye'nin ABD'de en dinamik ve ses getiren temsilcisi TUSKON, yani Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu. TUSKON son yıllarda ABD'de gerek özel sektör, gerekse ABD düşünce kuruluşları seviyesindeki tanıtım faaliyetleri sayesinde "Anadolu Kaplanları" denince akla ilk gelen kapitalizm ve girişimcilik sembolü. TUSKON'un son iki yıldır ABD Ticaret Bakanı seviyesinde katılım sağlayan organizasyonları bu başarının en önemli örneklerinden biri. Bu açıdan bakınca geçen hafta Center for American Progress ve TUSKON'un düzenlediği davete konuk olan Ticaret Bakanı John Bryson'un Türkiye modelinin ekonomik boyutuna dikkat çekmesi Anadolu sermayesinin bir başarısı olarak algılanmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA