Kasımda yapılacak ABD başkanlık seçimlerinde Obama'nın tekrar seçilme şansı iki nedenle oldukça yüksek. Birincisi, karşısındaki Cumhuriyetçi rakibin karizmatik olmayışı. Cumhuriyetçi cephede önseçimler daha bir süre devam edecek. Ama genel kanı Massachusetts eski valisi Mitt Romney'nin ipi önde göğüsleyeceği yönünde. Romney hitabet yeteneği Obama ile kıyaslanmayacak kadar sönük ve parti tabanında heyecan yaratmayan, mormon asıllı bir işadamı. Romney'ye bir türlü kanı ısınmayan Çay Partisi ve evanjelist aktivistler adeta zorla sandığa gidecek gibi. Bu nedenle Obama şanslı. Ancak Obama'yı sevindiren asıl faktör ABD ekonomisindeki iyiye gidiş.
İşsizlik oranındaki düşüş ve tüketici güven endeksindeki yükselme Beyaz Saray'da yüzleri güldürüyor.
Öte yandan Obama açısından her şeyi berbat edecek potansiyele sahip bir olumsuzluk mevcut: petrol fiyatları. Son üç ayda yüzde 20 artan petrol fiyatları Cumhuriyetçi Parti'ye oranla çok daha ciddi bir tehdit. Burada bir parantez açarak petrol fiyatları neden ABD açısından diğer sanayileşmiş ülkelere oranla daha hassas bir konu, anlatmaya çalışalım.
Amerikan devleti benzine yüksek vergi uygulamıyor. Bu nedenle Avrupa'ya oranla benzin fiyatları ABD'de çok daha ucuz. Avrupa ve Türkiye'de sosyal devlet her alanda olduğu gibi enerji tüketimine de oldukça yüksek vergi uyguluyor.
Vergi oranı benzin fiyatlarının neredeyse yüzde yetmişini oluşturuyor. Petrol piyasasındaki dalgalanmalar benzin fiyatlarını bu tür sosyal devletlerde ABD'ye oranla daha az etkiliyor.
ABD'de ise petrol fiyatlarındaki dalgalanma neredeyse bire bir oranında benzin pompasına hemen yansıyor. Bir de bu duruma ABD'de araba kullanma üzerine kurulmuş bir sosyal kültür ve şehir planı oluşunu ve toplu taşım araçlarının gelişmemiş oluşunu ekleyin. Sonuç olarak petrol fiyatları ABD tüketicisini hemen çok ciddi şekilde etkiliyor.
Peki, petrol fiyatları neden artıyor?
Genel kanı petrol fiyatlarının İran ve İsrail arasında artan tansiyona endeksli olduğu yönünde. Eğer İsrail İran'a saldırırsa fiyatların iki misli artması işten bile değil.
Geçen hafta Washington'a gelen Netenyahu'yu İran konusunda beklemeye ikna etmek Obama açısından zaten tam da bu nedenle son derece önemliydi. Ancak son zamanlarda petrol fiyatlarının sürekli olarak artmasının başka bir nedeni daha var: ABD'nin İran'ın petrol ve finans sektörüne uygulattığı yaptırımların etkili oluşu. Bu açıdan bakınca ABD çok istediği bu yaptırımların kurbanı oluyor diyebiliriz.
İran petrolü piyasadan eksilince, küresel arz ve talep arasındaki denge bozuluyor ve doğal olarak fiyatlar yükseliyor. Bu durum Obama yönetimi açısından çok zor bir ikilem doğuruyor. İran'a yönelik yaptırımlar nedeniyle petrol fiyatlarının yükseliyor oluşu halen Çin, Hindistan, Pakistan ve Türkiye gibi ülkelere yüksek oranda satış yapabilen İran'ı rahatlatırken, Obama'nın tekrar seçilme şansını olumsuz etkiliyor. Yaptırımlar konusunda geri atmak ise Obama açısından son derece riskli. Böyle bir adım İsrail'e İran'a saldırı daveti anlamına gelir. Sonuçta Obama'nın İran ikilemine kolay çözüm yok.