Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

Netanyahu Obama ve İran

WASHINGTON

Evet, beklenen gün geldi. Bugün Beyaz Saray'da Netanyahu ile görüşecek olan Obama için en zor konu tabii ki İran olacak. Bu görüşmenin nasıl geçeceği kasımda yapılacak ABD Başkanlık seçiminin sonucunu etkileyecek kadar önemli. Neden mi? Bilindiği üzere aylardan beri İsrail'in İran'a bir hava saldırısı planlıyor oluşu konuşuluyor. Obama, İsrail'i böyle bir deliliğe girişmekten vazgeçirmeye çalışacak. Bu askeri operasyon Obama açısından tam bir kâbus. İsrail İran'ı bombaladığı anda petrol fiyatlarının kontrol edilemez yükselişi ABD ekonomisini öyle bir etkileyecek ki, Obama'nın seçimleri kaybetmesi gayet yüksek bir ihtimal haline gelecek. İşte bu nedenle Netanyahu ile Oval Ofis'te geçecek birkaç saat Obama'nın siyasi kaderini belirleyecek öneme sahip.
Peki Obama İsrail'i ikna edebilir mi? Aslına bakarsanız İran'a saldırma konusunda İsrail'de bile tam bir uzlaşma yok. Netanyahu bir koalisyon başbakanı ve kabinesinde her kafadan bir ses çıkıyor. Saldırı yanlısı şahinlerin sesi daha yüksek çıkıyor ama bu durum "karar verildi ve tek mesele zamanlama" anlamına gelmiyor tabii ki. İran'ın Hizbullah ve Hamas üzerinden İsrail'e karşı misilleme operasyonlarına girişecek olması İsrail istihbarat birimlerini ve İsrail kamuoyunu son derece tedirgin ediyor. Güney Lübnan üzerinden Hizbullah ve Gazze üzerinden Hamas İsrail'de kalabalık yerleşim merkezlerine rahatça ulaşacak füzelere sahip. Hizbullah ve Hamas'ın elindeki füzeleri etkisiz hale getirmek için İsrail hem İran'a hem de Gazze ve Lübnan'a aynı anda saldırmak zorunda kalabilir. Bu senaryo sadece İran'ı değil bütün bölgeyi içine alan bir savaşa girmek demek İsrail için. Bu çapta bir savaşa girme konusunda tam bir uzlaşma yok İsrail'de. İran'a saldırdığı anda ülkedeki milliyetçi toplumsal tepkinin İslami rejimi güçlenderecek olmasından da çekiniyor İsrail.
Bütün bunlara rağmen Netanyahu'nun İran politikası "her an saldırabiliriz" tehdidi üzerine kurulu. İsrail açısından ABD'yi baskı altında tutan akıllıca bir strateji bu. İsrail'in saldırma ihtimali ve bunun dünya ve ABD ekonomisi üzerinde doğuracağı olumsuzluklar Obama'nın İran politikasında bir rehavet oluşmasını engelliyor. Rehavet bir yana, Obama yönetimi son iki yıldır İran'a daha ciddi ekonomik, finansal ve diplomatik yaptırımlar uygulanması için tam saha küresel pres yapıyor. Obama bu ekonomik ve finansal yaptırımların İran'ı zayıflattığına inanıyor. Her ne kadar İran konusunda sert bir dil kullanarak, "askeri operasyon dahil, her türlü ihtimali gözden geçiriyoruz" dese de, Obama'nın stratejisi, zayıflamış bir İran'ı masaya çekme ve tavize zorlama üzerine kurulu.
Temel sorun İsrail ve ABD'nin zamanlama konusunda anlaşamıyor oluşu. ABD ekonomik yaptırımların etkili olduğunu ve zamanın İran'ın aleyhine çalıştığını düşünüyor. İsrail ise İran'da rejimin her geçen gün nükleer silaha bir adım daha yaklaştığını ve yakında "dokunulmazlık" kazanacağını iddia ediyor. Bu şartlar altında Obama'nın Netanyahu'ya sabır telkin etmesi çok anlamlı olmayacak. Kasımdaki seçimlere kadar İsrail ve İran meselesi Obama'nın korkulu rüyası olmaya devam edecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA