Türkiye'ye ABD'den bakınca içerde yaşanan kargaşa nasıl gözüküyor? Kargaşa nedeniyle zaten karışık olan kafaları daha da karıştırdı. Ama sanırım ABD açısından büyük resim ve en kısa cevap şu: Türkiye'de post- Kemalist bir düzenin doğum sancıları yaşanıyor.
Yeni Türkiye'nin en önemli özelliği askeri vesayetin son derece zayıflamış, hatta yok olmuş olması. Artık son derece güçlü ve sivil bir iktidar var Türkiye'de. Bilindiği üzere bu durumu yaratan dinamikler 27 Nisan muhtırasıyla başladı. 27 Nisan 2007'de muhtıra sonrası dinamikler darbe korkusu yarattı. Askerin "irtica" tehdit algılaması olarak AK Parti'den daha da önemsediği ve korktuğu Gülen hareketi 27 Nisan sonrasında AK Parti ile tam bir kader ve koalisyon ortaklığıiçine girdi. Böylece askeri vesayet sistemi, düşmanlarını bölmek yerine, tam tersine onları birleştirmiş ve birbirlerine kenetlemişti. Şimdi bu muhafazakâr koalisyonda çatlak var. Bir bakıma askerin başaramadığını post- Kemalist düzende yaşanan öncelikler çatışması ve siyasi güç kavgası başarıyor.
Bu arada son iki yıldır Washington'da Türkiye konusunda "İslamcı" bir tehlikeden bahseden pek kalmadı. Bu son derece önemli bir değişim. Zira Cumhuriyetçilerin ve de özellikle neo-kon'ların ön planda olduğu 2003-2009 döneminde Türkiye denince ilk konuşulan mesele siyasi İslam olurdu. Bu dosya Obama döneminde artık kapanmış durumda. Obama yönetimi açısından en önemli mesele Türkiye'nin nasıl bir dış politika izlediği. 2009'da Ermenistan protokolleri meselesi ve 2010'da yaşanan İran ve İsrail krizleri ilişkileri gerdi. 2011 ise bir dönüm noktası oldu. Son bir yıldır tam anlamıyla bir balayı yaşanıyor Ankara-Washington hattında. Arap Baharı ve NATO füze sistemi sayesinde Türkiye gayet olumlu bir imaja sahip. Türkiye-ABD ilişkilerindeki başka önemli bir değişim artık Türkiye'nin Avrupa değil, Ortadoğu merkezli şekilde değerlendiriliyor oluşu. Bunda şaşılacak bir şey yok. Son 20 yıldır, yani Soğuk Savaş'ın bitişinden bu yana, ABD için Türk dış politikası özellikle Ortadoğu'daki gelişmeler açısından önemli. Ankara'nın Irak, İran, Suriye ve İsrail politikası AB ve Rusya gibi konulara oranla çok daha ön planda.
Bu durum ABD'nin Türkiye'nin iç dinamiklerine bakışını da etkiliyor. Arap dünyasına oranla çok daha demokratik, daha bağımsız, daha güçlü bir Türkiye var. Ama AB standartlarında bir demokrasi yok Türkiye'de. Düşünce ve ifade özgürlüğü halen sorunlu bir kavram post-Kemalist Türkiye'de. Son zamanların moda tabiriyle "illiberal" yani liberal olmayan bir demokrasi var Türkiye'de. Kürt meselesi post- Kemalist Türkiye'nin en büyük sorunu olmaya devam ediyor. Zaten son yaşanan kargaşanın da temelinde post- Kemalist Türkiye'nin PKK konusunda nasıl bir strateji izleyeceğine bir türlü karar veremiyor olmasının payı büyük. Post-Kemalist Türkiye liberal bir demokrasi olabilecek mi? Bu soruya cevap aranıyor Washington'da.