İngiltere, ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'da 20 bini aşkın kişinin "Gönüllü çile"si bu akşam bitiyor. Gönüllü çile? Dünyadaki açlık ve yoksulluğa dikkat çekmek için "Global Poverty Project" adlı sivil toplum örgütünün başlattığı kampanya.
Dört gün önce SABAH'ın birinci sayfasından duyurduğumuz "Live Below The Line" (Çizginin altında yaşamak) sloganlı bu kampanya, açların çilesini kavrayabilmek için gönüllü katılımcıların, 29 Nisan ile 3 Mayıs arasında, yani 5 gün boyunca, günde sadece 1.5 dolarla karınlarını doyurmalarını amaçlıyor. Kampanyada katılımcılara şöyle sesleniliyor:
"Bu meydan okumaya destek vererek, 1.4 milyar insanın her gün yaşadığı deneye çevrenizdekilerin daha duyarlı yaklaşmalarına katkıda bulunmuş olacaksınız..."
***
1.4 milyar insan günde 1-2 dolarla karnını doyurma savaşı vermekle kalmıyor; her gün yüzlercesi, hatta binlercesi ölüyor da.
Beslenmenin, karnını doyurmanın en doğal ve en vazgeçilmez insan hakları arasında yer aldığını savunan eski BM danışmanı Jean Ziegler dün yine kükredi, dünya kamuoyunun ikiyüzlülüğünü kim bilir kaçıncı kez gözler önüne serdi. Hem de FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) verileriyle.
Buyurun:
"
Her 5 saniyede 10 yaşın altında bir çocuk açlıktan ölüyor.
Bu, günde 17 bin çocuğun açlık yüzünden hayatını yitirmesi demek. Ayrıca 900 milyon kişi de her sabah açlıktan ölme riskiyle güne başlıyor. Oysa FAO raporuna göre, dünyanın tarımsal kaynakları 12 milyar insanı doyurmaya yeterli.
Sonuç: İnsanlık tarihinde ilk kez olarak besin maddeleri kıtlığı yok."
Peki kıtlık yoksa, neden her gün 17 bin çocuk açlıktan ölüyor? Neden 900 milyon insan her gün boş mideyle uyanıyor? Neden 1.4 milyar insan açlık sınırı altındaki gelirle hayata tutunmaya çalışıyor?
Ziegler'in yanıtı: Bir numaralı sorumlu ya da suçlu temel besin maddelerini borsalarda spekülasyon aracı haline getirenler. Spekülatörler, son ekonomik-finansal krizde 85 trilyon dolar kaybettiler. Ve bu zararı kapatabilmek için tarım ürünleri borsalarına yöneldiler. Bu da fiyatları patlattı. Örneğin mısırın fiyatı iki yılda yüzde 93 arttı.
Filipinler pirincinin tonu 110 dolardan 1200 dolara fırladı.
Ve Ziegler'den insanın kalbine hançer gibi saplanan bir tespit:
"Açlıktan ölen her çocuk, aslında cinayete kurban gitmiş çocuktur."
***
Her gün açlıktan ölen 17 bin çocuğa kafalarını çevirenler, Somali'deki son açlık faciasının (2010 Ekim ile 2012 Nisan arası) dehşet verici bilançosundan mı etkilenecek?
Yine BM tarafından dün yayınlanan rapordaki veriler şöyle:
Açlık yüzünden 18 ayda 258 bin Somalili öldü. Bunun 133 bini 5 yaşın altındaki çocuklardı.
Somali'nin güney ve orta bölgelerinde toplam nüfusun yüzde 4.6'sı, çocukların ise yüzde 10'u açlığa kurban gitti.
Açlığın daha da etkili olduğu Aşağı Şabel, Mogadişu ve Bay bölgelerinde nüfustaki kırılma oranı sırasıyla yüzde 18, 17 ve 13 oldu.
Açlığın en şiddetli olduğu 2011'in Mayıs ve Ağustos ayları arasında ayda ortalama 30 bin kişi hayatını yitirdi.
Ve nihayet açlıktan toplam 4 milyon kişi etkilendi. Bu, Somali nüfusunun yarısı demek...
***
Ne diyor Ziegler; "Açlıktan ölen her çocuk, cinayete kurban gitmiş çocuk demektir." Peki, bu durumda Somali'de kaç çocuk öldürülmüş oluyor?
Kaç çocuk insanlık trajedisine, hayır insanlık cinayetine kurban verilmiş oluyor?
İnsanın bazen insanlığından utanası geliyor...