New York'ta... Manhattan'ın en prestijli bölgesinde... 1'inci Cadde ile 46'ncı Sokak'ın köşesinde... 11 katlı bir bina yükseliyor. Burası, Türkevi. Tam karşısında da Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nin cam gökdeleni yer alıyor.
1993'te yitirdiğimiz İhsan Sabri Çağlayangil deyince akla ilk "Ekose etekli levrek" geliyor. 1973 yazında Yalova'daki çiftliğinde Türkiye'deki yabancı büyükelçilere verdiği davetin mönüsündeki levrek tava nedeniyle.
Oysa Çağlayangil, Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş en başarılı dışişleri bakanları arasında yer alıyor. Uzun görev süresinin (1965-1971 arası, sonra 1975-1977 arası, sonra 1977-1978 arası) en kalıcı miraslarından biri de New York'taki Türkevi oldu.
IBM şirketinin yönetim merkezi olarak inşa edilen bina Çağlayangil'in girişimleriyle, hem de Türkiye'nin döviz sıkıntısı çektiği bir dönemde, 1977'de 3 milyon dolara satın alınarak Türkevi'ne dönüştürüldü.
Türkiye'nin New York Başkonsolosluğu ile ona bağlı ataşelikleri, BM Nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliği'ni, KKTC Temsilciliği'ni, Merkez Bankası New York Temsilciliği'ni barındıran, New York'taki Türk çocuklarına eğitim veren Atatürk Okulu'na ve gerek milli, gerekse dini bayramlardaki davetlere ev sahipliği yapan Türkevi'nin önünde durup gelip geçeni seyretmeye bayılırım. Özellikle, her sonbaharda BM Genel Kurulu'nun başladığı günlerde.
BM o günlerde devlet başkanı, başbakan, dışişleri bakanı akınına uğradığı için, Türkevi'nin önündeki sokak da, ona açılan caddeler ve yollar da trafiğe kapatılır.
Onca devlet adamı kalabalık heyetler eşliğinde Türkevi'nin önünden yürüyerek BM binasına geçer.
BM'ye üye 193 ülkenin bayraklarının dalgalandığı direkler de Türkevi'nin tam karşısında sıra sıra uzanır.