Yugoslavya iç savaşı suçlularını yargılayan Lahey'deki Uluslar arası Ceza Mahkemesi dün hukuk tarihinde seyrek görülen bir geri adım attı: İki Hırvat generali, Ante Gotovina ile Mladen Markac'ı beraat ettirdi.
Aynı mahkeme geçen yıl savaş ve insanlık suçu işledikleri gerekçesiyle Gotovina'yı 24 yıl, Markac'ı 18 yıl hapse mahkum etmişti. İki sanığın kararı temyiz etmeleri üstüne davaları yeniden görüldü ve bu kez "Kasıtlı suç işlemedikleri" sonucuna varıldı.
Gotovina'yı 9 Ekim 2005'te yazı konusu yapmıştım. Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerine başlaması nedeniyle. O tarihte Gotovina firardaydı.
İşte "Karanlık dünyanın kahramanı" başlıklı yazımdan birkaç bölüm...
1991 ilkbaharında Arjantin'in Iguac kasabasındaki bir barda 35 yaşlarındaki bir adam hem içkisini yudumluyor, hem gazetesini okuyordu. Bara bir grup yaşlı adam girdi. Ona yakın bir masaya oturdular. Bir süre sonra kulağına Hırvatça konuşmalar çalındı. İnanamadı; çünkü anadiliydi bu. Yanlarına gitti, kim olduklarını sordu. "Çok yıllar önce Arjantin'e göç etmiş Hırvatlarız" dediler. "Az önce ne tartışıyordunuz" diye sordu. Cevap: "Borova Selo katliamını..."
Duymamıştı, anlatmalarını istedi. Anlattılar: "Sırp milisler Borova Selo kasabasında çok sayıda Hırvat polisi öldürdü."
Öyle ayrıntılar verdiler ki, 35'li yaşlardaki adamın içinde öfke, kin, intikam karışımı lavlar püsküren yanardağ patlaması oldu. "Benim hemen memlekete dönmem şart oldu" diye mırıldandı. İki-üç gün içinde dönmüştü bile. İşte o adam Ante Gotovina'ydı.
Gotovina gençliğinde Fransız lejyonunda paralı askerlik yaptı, birçok operasyona katıldı. Daha sonra özel güvenlik şirketlerinde çalıştı. Yer altı dünyasıyla içli-dışlı oldu.
Ve o 1991 baharının son günlerinde Hırvatistan'a dönünce "Özel yetenekleri" sayesinde bir milis gücünün başına getirildi, Krajina'nın Sırplar'dan temizlenmesi operasyonunu yönetti.
2005 Ekim'inde Gotovina'yı yazmamın bir nedeni vardı: Türkiye ile Hırvatistan'ın AB ile birlikte müzakerelere başlaması kararlaştırılmıştı. Ancak AB, Hırvatlar'dan Gotovina'yı teslim etmelerini şart koşmuştu.
Oysa Hırvatistan'da Gotovina kahramandı, o nedenle hükümet yakalama emri çıkarmaya cesaret edemiyordu.
AB rest çekinceye kadar Hırvatlar yan çizdi. Onlar yan çizince Türkiye'nin müzakereleri açması riske girdi.
Sonunda Hırvatlar pes ettiler de 5 Ekim 2005'te Lüksemburg'da müzakereler resmen açılabildi. Yani, Gotovina bir dönem Türkiye için de sorun oldu.
Ama şimdi Uluslar arası Ceza Mahkemesi'nin sürpriz kararıyla Hırvatlar'ın kahramanı itibarına yeniden kavuşmuş oldu. Krajina katliamı da tarihe ve vicdanlara havale edildi...