Kamuoyuna çağrılara, bildirilere, manifestolara kolay kolay imza vermem. Kılı kırk yararım. İmzamın bir işe yaraması, bir ağırlığının olması için.
Bu manifestoya tereddütsüz imza attım.
***
2012 Nobel Ödülleri için adaylık başvurusu süresi dolmak üzere. En geç bu ay sonunda başvuru pencereleri kapanacak.
Nobel'in Fizik, Kimya, Edebiyat Tıp, Ekonomi ve Barış ödüllerinin komiteleri önümüzdeki ay başında başvuruları ve önerileri değerlendirmeye başlayacaklar.
8-15 Ekim tarihleri arasında da ödülleri kazananlar peş peşe açıklanacak.
8 Ekim'de Tıp, 9'unda Fizik, 10'unda Kimya, 15'inde Ekonomi...Edebiyat ödülünün perşembe günleri açıklanması geleneği var. O nedenle ya 11 ya da 18 Ekim'de bekleniyor.
Herkes elbette en çok 12 Ekim'de Oslo'da yazılı açıklamayla duyurulacak olan Nobel Barış Ödülü'nün kime veya hangi uluslararası kuruluşa gideceğini merak ediyor.
Adaylıklarından söz edilenlerin listesi epeyce uzun. Şimdilik 231 öneri var. Birkaçını sayayım: Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac (2003'te Irak savaşına karşı çıktığı için), Bradley Manning (ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 260 bin belgesini Wikileaks'e sızdıran Amerikalı asker), Denis Mukwege (Kongolu doktor), Oswaldo Paya Sardinas (Kübalı muhalif; 22 Temmuz'da trafik kazasında öldüğü için adaylığının düşmesi gerekir; çünkü ölülere ödül verilmiyor), Yoani Sanchez (Kübalı muhalif), Memorial (Rus sivil toplum örgütü), Svetlana Ganuşkina (Memorial'in yöneticisi), Yula Timoşenko (Ukrayna eski Başbakanı, cezaevinde)...
***
Ama benim 771'inci imza sahibi olduğum manifestonun girişimcilerinin başka bir önerisi var: "2012 Nobel Barış Ödülü, Suriye halkına verilsin..."
Manifestoda bu önerinin, talebin ya da çağrının gerekçeleri şöyle sıralanıyor:
"Suriye halkının isyanı sıradan bir başkaldırı değil: Öncelikli olarak sosyal, yerel ya da kimlikle ilgili çıkarları savunmuyor; sınırlarının içinde ve dışında her türlü şiddete demir atmış bir rejime karşı vicdani isyanı temsil ediyor."
"O nedenle Suriye halk hareketi önce barışçıl eylemlerle başladı; rejim kurşunlarına, tanklarına ve çocuklara kadar inen sistemli işkenceye karşı çıplak göğüslerle meydan okundu."
"Suriye'deki sivil başkaldırı, rejimin etnik farklılıkları körükleme girişimlerine karşı da hep 'Birlik, birlik, birlik' sloganıyla ulusal birliğine sıkı sıkıya sarıldı."
"18 aydır süren ve on binlerce cana mal olan bu mücadelede Suriye halkı korkunç biçimde yalnız bırakıldı:
Tüm hükümetler Suriye halkına yardım etmekle yükümlüler. Yetmez; sivil toplum da Suriye halkıyla dayanışma içinde olduğunu göstermek zorunda."
"Her türlü insani yardımın yasaklandığı (Yaralıları tedavi eden doktorlar, eczacılar, hastabakıcılar öldürülüyor), açlığın etkisini göstermeye başladığı ülkede 1.5 yıldır direnen bu halkın eşsiz cesaretini takdir etmeliyiz."
"Bunca acıya duyarsız kalmayalım. Daha önemlisi bunca özverinin boşuna olduğu karamsarlığına kapılmalarına kesinlikle izin vermeyelim."
"Suriyeliler'i daha da zor günler bekliyor. Cesareti ve kararlılığı için Nobel Barış Ödülü'ne bu yıl Suriye halkını layık görmek, ülkenin yeniden inşa dönemi başladığında, şiddetten uzak durulması için de bir teşvik olacak."
"Nobel Barış Ödülü'nü bir halka vermenin belki bugüne kadar bir örneği olmayabilir. Ama böyle bir istisna, bir ulusun özgürlüğü için barışçıl şahlanışına simge oluşturacak."
***
Nasıl; etkileyici değil mi?
Bu yazıya noktayı koyarken, imza verenler listesine bir daha göz attım. Magrip'ten Maşrık'a, ABD'den Japonya'ya kadar dünyanın her yerinden 1.259 kişi imza atmıştı.
Ve görebildiğim kadarıyla listede bendeniz 771 numaralı imza sahibi olarak tek Türk'tüm.
Suriye halkının özgürlük mücadelesine destek veriyorsanız, bu mücadelenin Nobel Barış Ödülü'nü fazlasıyla hak ettiğine inanıyorsanız, manifestoya siz de imza gönderin.
İşte adresi: "http://www.givethenobelpeaceprizetothesyrianpeople. net/signatures"