Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Pijamalı hırsızlar

SABAH'TAN MEKTUP

Biz gazetecilerin mesleğimizi serbestçe icra edebilmek için ekmeksu kadar hayati bir güvenceye ihtiyacımız var: İfade özgürlüğü.
1950'lerin başında kabul edilen Basın Kanunu, konuyu sadece "Basın özgürlüğü" ile sınırlamış ve "Basın serbesttir" maddesiyle kestirip atmıştı.
Ondan 50 küsur yıl sonra, 9 Haziran 2004'te kabul edilen 5187 sayılı 32 maddelik Basın Kanunu ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) esas alarak, özgürlük kavramını çağdaş kriterlere dayandırdı. Yani, "İfade özgürlüğü"nü esas aldı ve AİHS hükümleri dışında bu özgürlüğün hiçbir şekilde kısıtlanamayacağını hükme bağladı.

Özetle, düşünce, ifade ve basın özgürlükleri konusunda önemli bir sorunumuz yok.

***
Meclis'in bu yaz tatiline girmeden önce, temmuz başında kabul ettiği 3'üncü Yargı Paketi" gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılanmalarında da ciddi rahatlamalar getirdi. Paketteki hükümle ifade etmem gerekirse;
"31 Aralık 2011 tarihine kadar basın yayın yoluyla ya da düşünce açıklama yöntemleriyle işlenen, adli para cezası ya da üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezası gerektiren bir suçtan dolayı kamu davası açılması ile kovuşturmanın veya kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazı ertelenecek."
"Kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren 3 yıl içinde yeni bir suç işlememesi halinde, kovuşturmaya yer olmadığı veya düşme kararı verilecek."
"Mahkûmiyet hükmü, infazı ertelenen kişi hakkında bu mahkûmiyete bağlı olarak herhangi bir hak yoksunluğu doğurmayacak."
Yani, gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden ötürü cezaevine konulmaları artık epeyce zorlaştırıldı.
***
Ancak... Son yıllarda "Medya icat oldu, mertlik bozuldu" diye özetleyebileceğim bir başka sorunla boğuşmaya başladık: "Elektronik medya" dediğimiz kesimde bazılarının yapıtlarımızı, yani haberlerimizi, fotoğraflarımızı, yorumlarımızı, manşetlerimizi çalma özgürlüğünü tepe tepe kullanmaları.
Bu hırsızlıkla mücadelede bir yasa elimizi kolumuzu bağlıyor: "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu".
60 yıl önce, 1951 Aralık'ında kabul edilen bu yasanın 36 ve 37'nci maddeleri meslektaşlarımın "Pijamalı gazeteciler" diye niteledikleri bazı sözde medya mensuplarının oturdukları yerden ürünlerimizi kendi internet sitelerine fütursuzca koymalarına imkân veriyor.
36'ncı maddeye göre, "Basın veya radyo tarafından umuma yapılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir." (Not: O dönemde televizyon ve internet olmadığı için mecra olarak sadece basın ve radyo sayıldı.)
37'nci maddeye göre ise, "Fikir ve sanat eserlerinden bazı parçaların işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalara alınması mümkündür. Bu şekilde alınmış parçaların çoğaltılması, yayılması, yayınlanması serbesttir."
Kısacası, biz çalışıyor, üretiyor, para harcıyoruz, ekmeği "Pijamalı gazeteciler" yiyor.
Bakalım bu hırsızlığa nasıl ve ne zaman "Dur" denecek?
Sağlıklı ve mutlu nice bayramlara dileğimle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA