Trakya'nın, Anadolu'nun dört bir bucağından Van'a akın eden şefkat konvoylarının başını çektiği destanvari bir seferberlikle zihinlerde ve kalplerde sinsi sinsi örülmeye başlamış ayrılık duvarlarını delip geçtik...
Yoksa bize mi öyle görünüyor? İlerde telafisi imkânsız bir yanılsamanın, aldatılmanın saftirik figüranları mıyız?
Yoksa onca çaba, onca gözyaşı, onca özveri, enkaz altından sağ çıkarılan her vatandaşımız, hayır her kardeşimiz için haykırdığımız onca sevinç çığlığı bile fay hattının veya delip geçtiğimiz sinsi duvarın iki yakasındakilerde, aynı toprağı paylaşmanın, aynı havayı solumanın, aynı acıyla ağlamanın empatisini gıdıklayamayacak mı?
Bülent Ersoy'un yıllar önce söylediği bir şarkı vardı: "Aynı bedende can gibiyiz / Cana can katan kan gibiyiz / Yanıp da sönmez köz gibiyiz / Biz ayrılamayız... / Eller ayırsa bile / Yollar ayırsa bile / Yıllar ayırsa bile / Biz ayrılamayız..."
Ki o şarkıyı bana Çeşme'deki şimdi rahmete kavuşmuş bir Kürt komşum sevdirmişti.
Yoksa "Biz ayrılamayız" sadece şarkılarda mı kalacak?