Arap baharı 17 Aralık 2010'da Tunus'un Sidi Buzid kentinde tomurcuklandı. O gün belediye zabıtalarının tezgâhına bir kez daha el koymalarına isyan eden Muhammed Buazizi adlı seyyar sebze-meyve satıcısı, kendini ateşe verdi. İki hafta sonra da hastanede can verdi.
Buazizi'nin öfke kıvılcımı tüm Tunus toplumuna sıçradı, bir orman yangını gibi büyüdü, büyüdü ve sonunda Zeynel Abidin Bin Ali rejimini devirdi.
Buazizi hem diğer Arap ülkelerindeki bahar isyanlarına esin kaynağı hem de "Silahsız direniş"in küresel kahramanı oldu.
Tunus'un başkentinde geniş bir bulvara adı verildi, memleketi Sidi Buzid'de heykeli dikildi. Son olarak Avrupa Parlamentosu, "Sakharov Ödülü"ne onu layık gördü. Buraya kadar güzel...
***
Buazizi'nin yaktığı ateş diktatörlüğü yıktı, Tunus'un demokrasiye geçmesinin yolunu açtı. Ve Tunuslular yeni anayasayı hazırlayacak, yeni hükümeti ve yeni devlet başkanını belirleyecek Kurucu Meclis'in 217 üyesini seçmek için geçen hafta sonunda sandığa gitti.
Tunuslular hayatlarında ilk kez sonucu önceden belli olmayan bir seçimde oy kullandılar ama 50 yıldır demokratik rejimle yönetilen ülkelerde görülebilen bir olgunluk sergilediler. Tebrikler.
4 gün süren oy ayırımından sonra açıklanan kesin sonuçlara göre, beklendiği gibi, çizgisini "Ilımlı İslamcı" diye tanımlayan "Ennahda" (Yeniden Doğuş) partisi açık ara birinci oldu. Yüzde 41.47 oy oranıyla Kurucu Meclis'e 90 üye soktu.
İkinci sırayı yüzde 13.82 oy oranı ve 30 sandalye ile "Milliyetçi sol" çizgideki "Cumhuriyet İçin Kongre" partisi aldı.
"Sol" eğilimli "Ettakatol" partisi de yüzde 9.68 oy oranı ve 21 üyelik ile üçüncülüğü elde etti. Buraya kadar da güzel...
***
Bu üçlüyü sürpriz bir siyasi oluşum izledi: "Adalet ve Kalkınma İçin Halk Dilekçesi". Oy oranı yüzde 8.76, Kurucu Meclis'te kazandığı iskemle sayısı ise 19.
Tuhaf bir parti bu. Londra'da yaşayan Tunuslu işadamı Haşimi Haamdi tarafından kuruldu. Seçim kampanyası boyunca hiç mi hiç ortalıkta görünmedi. Sadece Haamdi'nin Londra'dan yayın yapan televizyonu "El Mustakilla" ile propagandasını yürüttü.
Dahası aday listelerini diktatör Bin Ali yandaşlarıyla doldurdu, çünkü kendisi de devrik rejimin destekçisiydi! Daha dahası 6 seçim bölgesinde oyları satın aldığı ortaya çıktı. Karar: Söz konusu 6 seçim bölgesinde Haamdi'nin partisinin kazandığı üyelikler iptal!
Ve kıyamet koptu! Nerede mi? Haamdi'nin oyları silip süpürdüğü Sidi Buzid'de. Yani, Arap baharının başladığı yerde. Yani, Muhammed Buazizi'nin kendini yaktığı kentte!
Buazizi'nin Sidi Buzid'de bedenini ateşe vermesi, Bin Ali'ye başkaldırıyı tetiklemişti. Şimdi Sidi Buzid halkı Bin Ali yanlılarına oy veriyor.
Sidi Buzid devrimin sembolü ilan edilmişti. Şimdi Sidi Buzid halkı seçtiği Bin Ali yanlılarının milletvekilliği iptal edildiği için isyan ediyor. Yani bir tür "Karşı devrim"e kalkışıyor.
Bu işte bir terslik, yanlış giden bir şeyler yok mu?
