Yurtdışı ziyaret ve o gezinin getirdiği yeni gündem maddeleri nedeniyle, KKTC yazılarımıza zorunlu olarak ara verdik.
Ama yokluğumuzda elektronik posta kutumuza adadan mesaj yağmuru hiç durmadı. Anlaşılan Kıbrıslı meslektaşlarımız da köşelerinde kulağımızı epey çınlatmışlar.
Ar damarı çatlamışlarınkiler dışında Kıbrıslı-Türkiyeli ayrımı yapmaksızın KKTC'den gelen tüm mesajları değerlendirmeye çalışacağız.
Çünkü Kıbrıs Türk toplumunun "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi"ne kurban gitmemesi için bünyedeki zehiri atmalıyız.
İşe rakamlarla başlayalım. Resmi verilerle. Kızmak yok; bu veriler hem Ankara'nın, hem de KKTC yönetiminin dosyalarında yer alıyor. İşte rakamlarla KKTC tablosu:
KKTC'de benzin fiyatları Türkiye'ye göre oldukça düşük. Son zamlardan sonra 95 oktan kurşunsuz benzinin pompa satış fiyatı 2.08 TL, 97 oktan kurşunsuz benzin 2.10 TL, eurodizel 2.05 TL ve motorin 1.85 TL oldu.
KKTC'de derslik başına düşen öğrenci sayısı 18. Öğretmenlerin haftalık zorunlu ders yükü 20 saat olup, okullar arasında nakiller yapılamadığından haftada sadece 4 saat ders veren öğretmenler bulunuyor. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı meslek liselerinde 6'yı, diğer liseler ile ilköğretimde 11'i geçmiyor. Öğretmenler her yıl 2.400 TL hazırlık ödeneği alıyor. (Türkiye'de 600 TL civarında.)
KKTC'de hemşire başına 2 yatak düşüyor.
KKTC'de çifte emeklilerin sayısı çok yüksek. Bunlar aralık ayında 4 maaş alıyorlar.
KKTC bütçesi 2008 küresel krizi öncesi yılda ortalama yüzde 25-30 açık verdi. Açık 2008, 2009 ve 2010'da yüzde 35'e çıktı. Açık hesabının içerisinde ödenmesi gereken faizler tam olarak yer almıyor. Faiz gideri de eklendiğinde açık yüzde 40'a, hatta 45'e (2009'da) çıktı.
KKTC'nin bütçe açıkları TC'den ve iç piyasada faaliyet gösteren bankalardan karşılanıyor.
Ancak artık iç piyasadan borçlanma imkânı kalmadı; çünkü KKTC bankacılık sisteminde üçte bir payı olan iki kamu bankasının topladığı mevduatların tamamına yakını kamuya borç olarak verildi. Bu bankalar şimdi zor durumdalar.
Türkiye, 2010-2012 dönemi için bir protokol yaparak sağlayacağı mali kaynağı belirledi.
Bu rakam 2008 öncesine göre iki kattan fazla artmasına rağmen, KKTC bütçesinin hâlâ karşılanamayan açığı var. Açığın ana nedenini, 2009 ve 2010 yıllarında kamu gelirleri düşmesine rağmen harcamalarda tasarrufa gidilmemesi oluşturuyor.
2009 ilkbaharındaki seçimlerden sonra göreve gelen hükümet bir yıl içerisinde cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu için ekonomik önlem alma yoluna gitmedi, hatta 2009'da Türkiye ile yapılan protokole de seçim süreci gerekçesiyle uymadı. Türkiye de imzalanan mutabakata göre KKTC tarafının alacağı tasarruf önlemleri aksadığı için ek 100 milyon TL'lik açığı karşılamadı.
2009 açığı 2010 açığıyla birleşerek faiz hariç 240 milyon TL'ye ulaştı. Bankalara ödenmeyen faiz giderleri de eklenirse karşılanamayan 2010 yılı açığı 500 milyon TL'yi buluyor.
Bunun üstüne tam yıl etkisi 250 milyon TL olan önlem paketi hazırlandı ve son seçimlerden sonra Meclis'e sevk edildi. Paketin geçmesi durumunda bile 2010 bütçe açığı tam olarak kapatılamayacak, ancak 2011 ve 2012 açıkları kontrol altına alınabilecek.
Paket son derece dengeli olarak ve bugüne kadar kullanılmayan gelir kaynakları üzerinden hazırlandı. Toplumun hiçbir kesimine kaldırılamayacak yük getirmiyor.
KKTC'de ekonomik sorun sadece merkezi bütçede değil; kamu şirketleri devletten daha da kötü durumdalar. Kamu bankalarında ortalama maaş 8 bin TL. Devlet kurumu olan Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde ortalama maaş diğer üniversitelerin iki katı. Kamu çalışanlarının ortalama maaşı 3.080 TL. Kamudan emekli olanlar son aylıkları kadar, hatta ondan da fazla emekli maaşı alıyorlar.
Ulaştığımız bu resmi verilerin arasında KKTC Merkezi Yönetim Bütçesi'nin 2009 gerçekleşme, 2010, 2011 ve 2012 tahmini rakamları da var. İnceledik; dehşete kapıldık. Tanrı Lefkoşa'nın yardımcısı olsun. Tabii Ankara'nın da ve dolayısıyla biz mükelleflerin de.
Elbette devam edeceğiz. Arkası yarın.