Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Ada o kadar yeşildi ki...

Kopenhag'da dün başlayan ve çevrecilerce dünyanın geleceğini kurtarmak için "Son umut" olarak gösterilen "İklim Zirvesi" nedeniyle 45 ülkeden 56 gazetede ortak bir bildiri ya da başyazı yayınlandı. Bildiride zirveye katılan 193 ülkenin temsilcilerine seslenildi:
"Son 14 yılın 11'i kayıtlara en sıcak geçen yıllar oldu. Kuzey Kutbu'ndaki buzullar eriyor. Bilimsel makalelerde artık sorumlunun insanlar olup olmadığı değil, küresel ısınmanın vereceği zararı sınırlamak için ne kadar zamanımız kaldığı tartışılıyor..."
Çok etkileyici. Biz de etkilendik elbette. Bazı ayrıntılar kafamıza takılmasa, etkilenme oranımız daha da yüksek olabilirdi.

Grönland'ın sırrı

Ayrıntıların biri şu: "İklim Zirvesi"ne ev sahipliği yapan Danimarka'nın şimdi hiç değilse özerkliğini kazanmış olan bir sömürgesi var: Grönland Adası. Neredeyse bir kıta büyüklüğünde. Küresel ısınmanın başlıca göstergesi haline gelen buzul erimeleri Kuzey Kutbu ile Güney Kutbu'nun yanı sıra orada gözleniyor. Dahası geçmiş yüzyıllarda, hatta bin yıllardaki iklim değişiklikleri oradan alınan toprak katmanları örnekleriyle araştırılıyor.
Peki, Grönland ne anlama geliyor? Söyleyelim: Yeşil Diyar. Bu adı 8'inci yüzyıldan 15'inci yüzyıla kadar dalgalar halinde adaya akın eden Vikingler verdi. Neden? Çünkü Grönland yemyeşil ovalarla, ormanlarla kaplıydı. Cevabını bulamadığımız iki soru: 1- Grönland sadece 7, 8, bilemediniz 10 yüzyıl önce yemyeşil olduğuna göre, acaba o zaman da mı dünya küresel ısınmanın pençesindeydi? 2- Yine son 7, 8, bilemediniz 10 yüzyılda dünyamız Grönland'ı buzullarla kaplayacak kadar soğuduysa, bilim adamlarının sadece 20 yıl önce ortaya attıkları küresel ısınma da geçici, yani dönemsel olabilir mi?
İçimize kuşku tohumları serpen ikinci ayrıntıya gelince... Üç hafta kadar önce İngiltere'de East Anglia Üniversitesi bünyesindeki İklim Araştırmaları Merkezi'nde (CRU) görevli uzmanların ve akademisyenlerin Avrupalı ve Amerikalı meslektaşlarıyla yazışmalarından örnekler yayınlandı. İnternet ortamında. CRU'nun bilgisayar sistemine, yani sunucularına giren bilişim korsanlarının çaldıkları toplam 1073 yazışmaydı (e-mail) bunlar. Özellikle biri son derece ilginçti. Şöyle deniyordu: "Ağaç gövdelerinin damarlarının kalınlığı ile sıcaklık arasındaki bazı veri farklılıklarını gizlemek için bir kurnazlık yaptım."

Şeytan e-mail'leri

Bu e-mail'i yazan CRU Direktörü Phil Jones'tu. Mesajını doğruladı, daha doğrusu itiraf etti ve görevini bırakmak zorunda kaldı. Bir başka e-mail'de, küresel ısınma tezlerine karşı çıkan en azından kuşkuyla bakan bilim adamlarının boykot edilmesi isteniyordu. Bir diğerinde, Avustralya'daki bir bilim dergisinin küresel ısınma hikâyelerine, -pardon- raporlarına inanmayan yazı işleri müdürünün görevden alınması için baskı yapılması öneriliyordu.
East Anglia Üniversitesi'nin ve onun bünyesindeki İklim Araştırmaları Merkezi'nin (CRU), küresel ısınmayla ilgili olarak Birleşmiş Milletler'e veri sağlayan üç-dört bilim yuvasından biri olması, skandalın vahametini daha da artırıyor.
Ama kararlıyız; Kopenhag'daki İklim Zirvesi boyunca kulaklarımızı "Şeytan email'leri" ne kapatacağız ve insanoğlu karbondioksit salımlarını azaltmazsa, onun sonucunda da dünyamızın ısısı 2050 yılına kadar 2-4 derece artarsa, torunlarımızı ne felaketler bekleyeceğine ilişkin konuşmaları ve raporları ürpererek okuyacağız. (Not: Şimdiden bin sayfayı aşkın ev ödevimiz oldu. Edindiğimiz onlarca kitap da cabası.)
Okumakla kalmayıp, bireysel olarak, üstümüze ne düşüyorsa tereddütsüz yerine getireceğiz.
Haydi insanoğlu; aklını başına topla... Tez elden... İş işten geçmeden...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA