Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Birlik ve çeşitlilik

Irak'ın istikrara kavuşmasının önündeki engellerin başında gelen Kerkük sorununda Türkiye bir şablon geliştirdi: "Kerkük küçük Irak'tır. Irak ise küçük Ortadoğu..."
Yani, Kerkük, Irak'ın tüm etnik unsurlarını bünyesinde barındırıyor, Irak da tüm Ortadoğu'nun... O nedenle Kerkük'te başlayacak bir yangın önce tüm Irak'a, ardından da tüm Ortadoğu'ya yayılır.
Ya da tersini düşünürsek, Kerkük'te bulunacak çözüm tüm Irak'ı rahatlatır, tüm Ortadoğu'ya da olumlu bir mesaj verir.
Kerkük şablonunu kendimize uyarlayıp pekala Türkiye'nin bir küçük AB olduğunu söyleyebiliriz.
Balkanlar'ın tüm etnik gruplarının temsilcileri bu topraklarda yaşıyor.
Ortadoğu'nun ve Kafkaslar'ın sadece tüm mevcut halklarının değil, tarih sahnesinden silinmiş olanlarının temsilcilerine de bu topraklarda kolayca rastlayabilirsiniz.
Asya'da Çin Seddi'ne kadar yayılmış tüm halklar da bu topraklarda var. Kimi en az bin yıldır, kimi yüz yıldır, kimi birkaç on yıldır.
Anadolu'da uygarlıklar kurmuş nice kadim halkların dilleri hâlâ bu topraklarda konuşuluyor.
Etnisite koleksiyonumuza son olarak Batı Avrupa halkları eklendi. Bugünkü gazetemizde anlattığımız Alanya örneğinde olduğu gibi.
Bu topraklar sadece onlarca etnik grubu değil, tek tanrılı ve kitaplı dinlerin, onlardan önceki dinlerin, onlardan sonraki dinlerin, mezheplerin, tarikatların mensuplarını da bağrında barındırıyor. İnancını açıkça ifade edenleri de, sırrını Bülbülderesi'nde ve Kokluca'da olduğu gibi mezar taşlarında ifşa edenleri de...

Tehdit değil güvence Özetle
bir mini AB'yiz. Hayır, büyükçe bir AB'yiz. Etnik dokumuz en az AB'deki kadar zengin.
Ne var ki, aslında baş döndürücü bir hazine olan bu farklılıkları güvence yerine tehdit olarak algılayıp uzunca süre ya görmezden geldik ya da bir potada eritmeye çalıştık. İki tercih de hatalıydı ve başarısızlığa mahkûmdu. Nitekim başaramadık.
Artık ezberleri bozacak politikalar geliştirmek zorundayız. O politikaları aramak için Çin'e-Maçin'e gitmeye gerek yok; hemen yakınımızda duruyor. Hem de sonuçlarıyla birlikte.
Nerede mi? Girmeye çalıştığımız AB'de. AB'nin sembolleri arasında sayılan resmi sloganında: "Çeşitlilikte birlik" veya "Çeşitlilik içinde birlik".
Bu slogan, kıtadaki çok sayıda farklı dil, farklı kültür ve farklı geleneğin Avrupa için bir koz, bir değer olduğu anlamına geliyor.
Bu slogan, farklı dillere, farklı kültürlere, farklı geleneklere sahip Avrupalılar'ın ortak bir idealin çevresinde kenetlenmeleri anlamına geliyor.
Bu slogan, barışın, huzurun ve refahın ancak dil, kültür ve gelenek farklılıklarına saygıdan geçtiği anlamına geliyor.
Ve nihayet bu slogan, Kopenhag Kriterleri'nin ruhunu yansıtıyor.
Gelin biz de farklılıklarımızı birliğe dönüştürelim.
Önce farklılıklarımız içinde birlik yaratalım.
Sonra o farklılıklarımız içinde birliğimizle ortak idealimize ulaşmaya, AB'ye girmeye çalışalım.
Zaten onu başaramazsak, AB de hayal olarak kalır...
Öyle ya; küçük AB'yi gerçekleştiremeyenin büyük AB'de ne işi olabilir ki...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA