Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu dün 31'inci kez Şam'a gitti. İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) 36'ncı Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katılmak için.
İKÖ üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının daha önceki 35 toplantıda olduğu gibi Şam randevusundaki gündemlerinin ilk sırasında Filistin sorunu bulunuyordu. Ama farklı bir boyutuyla: Bu kez Filistinİsrail sorunundan çok Filistinli gruplar, yani El Fetih ile Hamas arasındaki sorunlara ağırlık ve öncelik verdiler.
Neden? Cevabını İKÖ Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmelettin İhsanoğlu'nun toplantıdan hemen önce Anadolu Ajansı'na demecinde bulmak mümkün:
"Hamas, El Fetih ve bunların etrafındaki küçük grupların böyle zıt şekilde hareket etmelerini, Filistin'in çıkarlarını kendi çıkarlarına ram etmelerini görmek insanı üzüyor." İhsanoğlu'nun cümlelerini biraz açalım:
Kahire'de hüzünlü son
Filistin'de 25 Ocak 2006'da yapılan genel seçimlerden oyların yüzde 48.3'ünü alan Hamas birinci parti çıktı. Özellikle Gazze Şeridi'nde fark attı. "Filistin Otoritesi" nde o güne kadar tüm seçimleri kazanmış olan El Fetih için bu hem şok, hem de ağır darbeydi. Hamas lider kadrosundan İsmail Haniye başkanlığında hükümet kuruldu. El Fetih hükümete katılmayı reddetti ve taraflar arasında kardeş kavgası patlak verdi. Taraflar bir yıl sonra, 8 Şubat 2007'de Mekke'de yine Haniye'nin başbakanlığında El Fetih-Hamas koalisyonu kurulması için uzlaşmaya vardı. Ancak "Fitne" devam ediyor, taraflar hemen her gün çatışıyorlar, daha doğrusu savaşıyorlardı. Sonunda Devlet Başkanı Mahmut Abbas parlamentoyu dağıttı, olağanüstü hal ilan etti.
Bu karar, Hamas ile El Fetih arasındaki son köprüleri uçurdu: Hamas 2007 yazında kanlı çatışmaların ardından Gazze Şeridi'nde denetimi ele geçirdi. El Fetih ise Batı Şeria'nın tek hâkimi durumuna geldi.
Bu bölünmüşlük ve çift başlı yönetim o tarihten beri sürüp gidiyor. İhsanoğlu'nun da belirttiği gibi, El Fetih ile Hamas arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi ya da hiç değilse ortak uzlaşma hükümeti kurulabilmesi için 2006'da İKÖ bünyesinde mekik diplomasisi başlatıldı. Daha sonra Mısır tarafları barıştırma rolünü üstlendi. Türkiye'nin de desteğiyle. Taraflar 5 kez Kahire'de bir araya geldiler. Sonuç? Sıfır!
O kadar sıfır ki, Filistinliler arasında anlaşma sağlamak, Filistin-İsrail anlaşmasını gerçekleştirmekten neredeyse daha zorlaştı.
Çözüm daha da zorlaştı
Ve birkaç gün önce atılan adımla o zor olasılık imkânsız hale geldi: Başkan Mahmut Abbas, bir uzlaşı hükümeti kurulabilmesi için geçen Mart'ta istifa eden Salim Feyyad'a yeni bir kabine kurdurdu. El Fetih-Hamas görüşmelerinin son turunun 18 Mayıs'ta başarısızlıkla noktalanmasından hemen sonra. Üstelik bu hükümete Hamas'ın yanı sıra El Fetih'in çoğunluk fraksiyonu da destek vermiyor.
Bu gelişme ne anlama geliyor. Sayalım:
Filistinliler arasındaki iki başlılık ve bölünmüşlük neredeyse kalıcılaşıyor.
Önümüzdeki Ocak ayında yapılması gereken başkanlık seçimleri rafa kalkıyor, Mahmut Abbas -en azından Batı Şeria'da ve uluslararası kamuoyunun gözünde- tek adam konumuna geliyor.
İsrail saldırılarında yerle bir olan Gazze'de onbinlerce kişinin başını sokacak bir eve kavuşma umudu süresiz erteleniyor. Çünkü toplanan bağışlarla Gazze'nin yeniden inşası El Fetih ile Hamas'ın ortak bir yönetim kurmaları ve Mahmut Abbas'ın otoritesinin Gazze'de de kabul edilmesi koşuluna bağlandı.
ABD Başkanı Barack Obama'nın Ortadoğu barışı için yeni bir plan hazırlamakta olduğu, yani Filistinliler'e tarihi bir fırsat doğduğu bir dönemde, bu bölünmüşlük yüzünden iki devletli (Yan yana barış içinde yaşayacak İsrail ve Filistin devletleri) çözüm buharlaşıyor. Bu da İsrail'in ekmeğine hem yağ, hem bal sürüyor.
Ve olan Filistinliler'e oluyor. Umutlarını yitiren, gelecekleri kararan Filistinliler'e...