"Yaşamını emekçilerin hakkını savunmaya adamış biri olarak sesleniyorum: Daha adil, daha demokratik bir dünya düzeni sadece yoksul ve yükselmekte olan ülkelerin çıkarına değildir. Belki onlardan da fazla zengin ülkelerin çıkarınadır. Tabii dışlanmışların korkunç çığlığını duyacak kulakları, görecek gözleri varsa."
"İnşa etmemiz gereken yeni dünya düzeni adalet ve uluslararası hukuka saygı temelleri üstünde yükselmelidir. Barışa, gelişmeye ve ulusların demokratik bir ortamda bir arada yaşaması hedefine ancak bu şekilde ulaşabiliriz."
"Uluslararası ticaretin coğrafyası yeniden çizilmelidir. G-20'deki ortaklarımızla bu zor iş için kolları sıvadık, Zaten G-20'nin oluşturulmasıyla Dünya Ticaret Örgütü müzakerelerinin dinamikleri de değişti."
"Ortadoğu sorunları, doğrudan ilgili ülkeler dışında sadece büyük güçlerin manevra alanı oldu. Ama bugüne kadar hiçbir çözüm üretemediler. Ortadoğu'da başka aktörlerin de sahne alması, başka kanallar açılması zamanı geldi."
18 Eylül 2006'da BM Genel Kurulu kürsüsünden dünyaya bu haykırışın sahibi, Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inacio Lula da Silva, dün akşamdan beri İstanbul'da.
1 Ocak 2003'te cumhurbaşkanlığı görevini üstlenirken halkına "Benim dönemimin kilit sözcüğü 'Değişim' olacak" diye seslenen, "Sıfır açlık" ve "Asgari aile ücreti" politikalarıyla on milyonlarca kişiyi yoksulluğun pençesinden kurtaran Lula, Brezilya'ya da çağ atlattı: Birkaç yıl öncesine kadar "Gelişmekte olan ülkeler" grubunda yer alan Latin Amerika'nın bu uçsuz bucaksız diyarı şimdi 21'inci yüzyıla damgasını vuracak "Yeni güçler" arasında sayılıyor. O "Yeni güçler"in kısaltılmış bir adı var: "BRIC". Yani Brezilya'nın B'si, Rusya'nın R'si, Hindistan'ın (India) I'sı ve Çin'in (China) C'si.
BRIC kavramı 2003'te dünyanın en büyük yatırım bankalarından Goldman Sachs'ın bir raporunda ortaya atıldı. Bir iddia eşliğinde: Bu grupta yer alan 4 ülke 2050'de dünya büyümesinin yüzde 40'ını gerçekleştirecek ve ABD, Japonya ve Almanya gibi günümüzün ekonomi devlerini yakalayacak. Göreceksiniz, küresel kriz bu tarihi daha da öne çekecek.
Geleceğin kader ortağı
Lula'nın Türkiye'den önceki durağı neresiydi dersiniz? Çin! BRIC'in bir başka üyesi. Pekin'deki temaslarının ana konusunu "Yeni dünya ekonomik düzeni"nin inşası oluşturdu. Çin Devlet Başkanı Hu Jintao ile küresel finans sisteminde reform, yükselen güçlere daha önemli rol ve daha çok söz hakkı gibi konuları ele aldı.
"Yükselen güçler" arasında Türkiye de var. "BRIC Junior" tanımıyla, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den hemen sonra sayılan Türkiye.
G-20'de birlikte yer aldığımız ve "Yeni ekonomik düzen" için güçbirliği yaptığımız Lula'nın Türkiye'deki görüşmelerinin ağırlık merkezini de hiç kuşkusuz, onun ifadesiyle, "Uluslararası ticaretin coğrafyası yeniden çizilmesi" oluşturacak. Ve bir de, yine onun son derece doğru "Ortadoğu'da başka aktörlerin de sahne alması, başka kanallar açılması zamanı geldi" tespitinin doğal sonucu olarak bölgemizdeki sorunlar üstüne görüş alışverişi yapılacak. Daha adaletli bir dünya isteyenlerin kahramanı olan ve bizim coğrafyada da çok sevilen Brezilya lideri, ülkesindeki önemli Lübnan ve Yahudi kökenli toplulukların varlığı nedeniyle kendini "Dolaylı taraf" gördüğü Ortadoğu sorunlarındaki son gelişmeleri öğrenmek için Türkiye'den daha isabetli bir adres bulamazdı.
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu daha 48 saat önce Brüksel'de düzenlenen "19 Mayıs resepsiyonu"nda açıkladı: "Şu anda çevremizdeki bölgelerde Türkiye'nin iradesi, haberi, onayı olmadan herhangi bir gelişme yaşanamaz."
Dahası, asıl hedefin altını çizdi: "Cumhuriyet'in 100'üncü yılını kutladığımızda dünyada Türkiye'nin onayı ve haberi olmaksızın hiçbir şey olmayacak."
2023? BRIC dörtlüsünü dünyanın yeni patronları olmaya götürecek yolun yarısındaki kilometre taşı.
Ve o dörtlü'den birinin lideri olan Lula, yakın gelecekte kader ortağı olacağı Türkiye'de.
İnanın, BRIC'e bir harf daha, Türkiye'nin T'sini eklendiğini görmek için pek fazla beklememiz gerekmeyecek. Yeter ki, enerjimizi çözümü belli sorunların kara deliklerinde tüketmeyelim...
