Başkan Bush bugün Chicago'da Sheraton Oteli'nden çıkışında bir keskin nişancı tarafından vurulacak!
Sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde "Ağzından yel alsın" diyeceklerin azınlıkta olduğunu bilmemize rağmen, -tanrı korusun-ne böyle bir dileğimiz var, ne de bir kehanette bulunuyoruz. Yalnızca İngiliz yönetmen Gabriel Range'ın "Bir Başkanın Ölümü" filmini anımsatıyoruz. Filmde Başkan Bush, 19 Ekim 2007'de, yani bugün suikastte hayatını yitiriyor.
DVD'si piyasada var; alıp izlemenizi tavsiye ederiz. Ama ardından da Olivier Stone'un yapıtı JFK'yi, yani 22 Kasım 1963'te Başkan Kennedy'ye düzenlenen suikasti konu alan filmi izleyin.
Bu iki filmle insan ABD'nin nereden nereye geldiğini daha iyi kavrayabiliyor.
Kennedy döneminde, ABD dünyanın en güvenilir ülkesiydi. Bugün en güvenilmezi. O tarihte ABD'den "Rüya ülke" diye söz ediliyordu, bugün kâbus olarak görülüyor. Kennedy dünyanın en sevilen lideriydi, bugün Bush dünyanın en tehlikeli adamı gösteriliyor.
Bu iki filmle 40 yılda dünyanın da nereden nereye getirildiğini anlayabiliyoruz.
Kennedy, Küba'daki kitle imha silahlarını tek kurşun atmadan söktürdü. Bush ise olmayan kitle imha silahlarını bahane yaparak açtığı savaşla bir halkı mahvetti.
Tarihçi Arthur Schlesinger "Kennedy 'Dünyada barış, yurtta adalet' politikası izledi" diyor. Bush tam tersi: "Dünyada savaş, yurtta adaletsizlik!"
Kennedy'nin ölümünden sonra Senatör Patrick Moynihan gözyaşları içinde "Birgün yeniden güleceğiz. Ama artık asla genç olamayacağız. Tek fark bu" demişti.
40 yıl sonra bugün ABD gülüyor mu bilmiyoruz ama dünyanın anasını ağlattığı kesin.