Türkiye'de yüksek öğretime giriş için sınav zorunluluğu 1974'te başladı. Bu hesaba göre, dün Öğrenci Seçme Sınavı'nın (ÖSS) 33'üncüsü yapıldı.
Siyasilerin bir bölümü bu ÖSS'nin son olmasını diledi, bazıları ise daha kesin ifadeyle "Son olacağını" söyledi.
ÖSS'nin tarihe karışacağını iddia edenler, büyük olasılıkla, Batı'da yüksek öğrenime giriş sınavı işlevini gören "Bakalorya" seçeneğini düşünüyor.
Hem lise diplomasını kazandıran, hem de üniversiteye giriş bileti olan "Bakalorya" bizde de "Olgunluk sınavı" adıyla uygulandı, 40 yıl kadar önce kaldırıldı.
Ancak 1997'de Refahyol'un Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'dan bu yana tüm hükümetler "Bakalorya" yı yeniden getirmeyi düşündüler, amaçladılar, hatta çalışmalar yaptılar.
Sadece en taze örneği hatırlatmakla yetinelim: Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik üç yıl önce hem lise öğrenimine önem kazandırmak, hem de AB lise sistemiyle uyumu sağlamak için "Yeterlilik sınavı" getirileceğini açıkladı. Ancak bu sınav ÖSS'nin yerini almayacak, sadece "baraj" işlevini görecekti. Yani "Yeterlilik sınavı"nda bakanlığın belirleyeceği baraj puanını aşamayanlar, ÖSS'ye giremeyecekti. Çelik bu yeni modeli duyururken, uygulama tarihini de belirtti: 20052006 öğretim yılı! Yani bu yıl! Yani dün yapılan ÖSS'den önce! Geçenlerde, 8 Haziran'da, Çelik'in demecini okuyunca, "Yeterlilik sınavı"nın da uçsuzbucaksız projeler mezarlığında çoktan toprağa verildiğini anladık. Şöyle diyordu: "ÖSS sistemi değişmedikçe liselerin rayına oturması mümkün değil. İşin doğrusu, tüm liselere bitirme sınavı getirecek olan bakalorya sisteminin uygulanmasıdır!"
Tek başına çözüm mü?
Bir an için gelecek yıldan itibaren "Bakalorya"ya geçildiğini var sayalım. İster ÖSS öncesi baraj olarak, ister asıl işleviyle kabul edilirseÖSS yerine geçecek sınav olarak Derdimize deva olabilir mi? Hayır! Çünkü;
* ÖSS bir çırpıda kaldırılamaz. Dün ter döken 1.5 milyonu aşkın gencin en az yarısını geçmiş yılların lise mezunları ile bölüm değiştirmek için yeniden sınava girenler oluşturdu. Önümüzdeki yıl daha da büyüyecek bu kitle için ÖSS'den başka seçenek yok. Hatta ondan sonraki yıl da. Onu izleyen yıl da! Zira bir lise mezunu ortalama üç kez ÖSS'de şansını deniyor.
* Lise türleri azaltılmadıkça "Bakalorya" beklenen yararı sağlayamaz. Batı'da bu sınav üç gruba ayrılıyor: Genel, teknik ve felsefi. Türkiye'deki lise türleri en az 7-8 farklı sınavı gerektiriyor.
* "Bakalorya" bireysel yetenek ve bilgiyi öne çıkarmayı amaçlıyor. Oysa bizdeki sistem kolektif başarıyla, yani bir okulun üniversiteye sokabildiği öğrenci sayısıyla ölçülüyor. Bu da, "Bakalorya"nın ayrılmaz parçasını oluşturan, lisenin üç sınıfında yıl sonu başarı puanı kriterinin sulandırılması olasılığını güçlendiriyor. Daha açık ifadeyle, öğretmenlerin, sırf okulun saygınlığı ve ünü için bilgiye ve yeteneğe bakmadan öğrencilere bol keseden not vermeleri riski yaratıyor.
* En önemlisi, üniversitelerin kapasiteleri artırılmadıkça, ister ÖSS kalsın, ister yanında veya yerine "Bakalorya" getirilsin, son tahlilde hiçbir şey değişmeyecek.
"Bu ÖSS son olsun" veya "Bu ÖSS son olacak" demekle olmaz. ÖSS'yi kaldırmak veya yüksek öğretim kurumları önündeki yığılmayı eritmek için Türkiye'nin bugün 100, gelecek 15 yılda da 200 yeni üniversiteye ihtiyacı var. Ama sanal değil, gerçek üniversiteye!
Haydi bulun kaynağı, daha önemlisi bulun -on binlerce- yeni öğretim üyesini; görelim!