ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın yarım günlük Ankara ziyaretinin gündemimize ve diplomasi sözlüğümüze kazandırdığı "Vizyon belgesi" ne anlama geliyor?
Dışişleri'ndeki kaynaklarımızdan bu sorunun yanıtını aradık. Uzun uzun anlattılar ama tek cümleyle özetlemek mümkün: "Türkiye-ABD dostluğu ve ilişkilerinin yeniden tanımlanması."
Peki, bu ihtiyaç nereden doğdu? Cevap: "İki tarafın da 7 yıl boyunca dilinden düşürmediği stratejik ortaklık kavramının içi bir türlü doldurulamadı. Herkes aklına geleni koymaya kalktı. Görüşmelerde masanın üstü tepeleme dolduruldu ama ayrılırken herkes eli boş kalktı..."
Kısacası, şimdi masa boşaltılıp yeniden düzenlenecek.
Gerçekten de TürkiyeABD ilişkileri kavram açısından epey zengin. "Yarım yüzyıllık dostluğu" Soğuk Savaş sonrası dönemin koşulları ve dengelerine uyarlamak zorunluluğu ortaya çıkınca, işe yeni bir çerçeve çizilmesiyle başlandı. 1997 yılında. Adına da "Beş bölümlü gündem" denildi. Bölümler şöyle saıralanıyordu: 1- Savunma ve güvenlik, 2- Enerji, 3- Ekonomi ve ticaret, 4- Bölgesel işbirliği, 5- Kıbrıs.
Ortaklık öldü mü?
Başbakan Ecevit 1999 Eylül'ünde ABD'ye yaptığı gezide yeni bir tanımda bulundu:
"Türkiye-ABD ilişkileri stratejik ortaklık düzeyine ulaştı." Ondan iki ay sonra Ankara'yı ziyaret eden Başkan Clinton da Meclis'teki konuşmasında aynı ifadeyi kullandı: "Türkiye ile ABD, stratejik ortaklık bağlarıyla kenetlendi." O tarihte bu yeni tanım, "İlişkilerin derinleştirilip genişletilmesi" ve "Türkiye'nin İngiltere ve İsrail'le birlikte ABD'nin en yakın müttefiki konumuna gelmesi" diye yorumlandı.
Ne var ki, stratejik ortaklığa neler girdiği, nelerin girmediği bir türlü anlaşılamadı.
Anlaşılamadığı için de slogan düzeyinde kaldı. Dahası çiğnene çiğnene çürüdü.
Örneğin 1 Mart 2003 tezkeresi Meclis'ten geçmeyince Beyaz Saray "Bu tutum stratejik ortaklığa sığar mı" diye burkuldu. ABD'nin Ankara eski Büyükelçisi Mark Parris, "İki ülkenin artık stratejik ortak olmadığını" açıkladı. Hükümet adına AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan bu salvoları "Stratejik ortaklık her istenileni yapmak demek değil" gerekçesiyle göğüslemeye çalıştı.
Artık iki taraf da birbirlerine gülücükler dağıtırken masa altında tekmeleşiyordu. İlişkilerin değeri de 10 üstünden 4'e, hatta 3'e kadar inmişti. Özellikle Hamas'ın Ankara ziyareti ardından...
2 sayfalık protokol
Sonunda taze bir başlangıç yapılmazsa, işin çok daha kötü noktalara sürükleneceği görüldü. Diplomatik kanallardan yürütülen temaslarda, "İlişkilerin karşılıklı güven temelinde yeniden tanımı"nda görüşbirliğine varıldı. Hatta ilkeleri de önemli ölçüde belirlendi: Ayrılıkların değil, birleştirici noktaların öne çıkarılması, iki tarafın da yapabileceklerinin tümünü değil azamisini yapmasını öngörmesi gibi... Böylece iki taraf da her konuda tam mutabakat beklentisinden kurtulacağı için, ilişkilerin Washington Büyükelçimiz Nabi Şensoy'un ifadesiyle sık sık "hıçkırık nöbeti"ne girmesi önlenecek.
Belge sadece 2 sayfalık olacak, ilişkilerin siyasal ve ekonomik çerçevesini çizecek.
Ama iki taraftan da herhangi bir yetkilinin imzasını taşımayacak . Psikolojik baskı işlevi görmesi için kamuoyuna açıklanacak.
Siz nasıl bir sonuca vardınız bilmiyoruz ama bizde iki tarafın da kırmızı çizgilerini de belirleyen tutanak izlenimi yarattı. "Kırmızı çizgiler" olumsuz çağrışım yapıyorsa, "Güven artırıcı belge" diyebilirsiniz.
Türk-Amerikan görüşmelerinde, boş masada artık sadece bu iki sayfalık metin olacak. Okuması kolay. Tartışması kolay. Yorumlanması kolay...