Cumhurbaşkanı Sezer veto gerekçesini açıklamadığı için Merkez Bankası başkanlığına Adnan Büyükdeniz'in atanmasına neden karşı çıktığını bilmiyoruz.
* Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in belirttiği şartlara uymadığı için mi? (Şöyle saydı: "İyi sualtı eğitimi almış olmalı. Paniklemeyecek, soğukkanlı olacak, olaylar sırasında önde duracak, sonra düşünecek, sonra karar verecek ve hızla harekete geçip kararı uygulayacak, sudan çıkmış balığa dönmeyecek biri olmalı.")
* Maliye Bakanı Unakıtan'la geçmişteki ticari ilişkileriyle ilgili spekülasyonlar yüzünden mi? (Ortaklaşa şirket kurdukları iddiaları yayıldı.)
* Yöneticiliğiyle ilgili kuşkuların etkisiyle mi? (İyi iktisatçı olduğu ama zora gelemediği, piyasalardaki karışıklıkta tutarlı davranamama riski bulunduğu değerlendirmeleri yapıldı.)
* İzlenen ekonomik politikalara uygun isim görülmediği için mi? (İstikrar programının bekçisi IMF'ye ve liberal politikalara karşı olduğu söylentisi yayıldı.)
* Yoksa birçok kişinin paylaştığı başka kriterlerden mi?
Çankaya Köşkü hangi gerekçeyle kararnameyi iade etmiş olursa olsun, sonuçta hükümet siyaseten ağır darbe aldı. Çünkü Merkez Bankası gibi olağanüstü stratejik bir kurumun başına değil yüzde bir, milyonda bir bile veto riski olmayacak aday önermek gerekiyordu. Bunun yolu "Yerleşik kurallara uygun davranmak"tan geçiyordu. Erdoğan bu kurala uymadı, dahası önemsemedi, hatta riski bilerek göze aldı. Hem de piyasa aktörlerinin ilk günden bu yana yaptıkları uyarılara rağmen. Birkaçını hatırlatalım:
Kafalarda soru işaretleri
"Bu konularda çok dikkatli, özenli ve teamüllere uygun hareket etmekte yarar var. Hiçbir şekilde boşluklar, tereddütler yaratmayacak şekilde davranmak gerek. Çok endişe ediyorum. Biz kriz dönemini yaşamış olanlar, korkuyoruz." (İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince)
"Merkez Bankası başkanı konusundaki belirsizlik Türkiye'nin dış şoklara karşı zaafını artırıyor. Sorulması gereken soru; hükümetin bu işi niçin daha profesyonelce ele almadığı. Zira bu, diğer siyasal sorunlarda da kafalarda soru işaretlerinin doğmasına neden oluyor." (Reuters)
"Hükümet atama sürecini daha sağlıklı bir şekilde yürütebilirdi. Eski Başkan Süreyya Serdengeçti'yi yeniden atayabilirdi." (TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı)
En acısı bu krizin dışa yansıyan görüntüsü. Onu da etkin Fransız gazetesi "Le Monde" dile getirdi: "Türk para politikasını İslamlaştırma iradesi."
Günah değil mi? Serdengeçti'nin 5 yıl boyunca siyaseti kapısından içeri sokmadığı Merkez Bankası'na yazık olmadı mı?
Tüzmen, ideal Merkez Bankası başkanını tarif ederken, Alan Greenspan'i örnek gösterdi. 18 yıl boyunca ABD Merkez Bankası'nı yöneten adamı.
Greenspan'i 1987'de Cumhuriyetçi Başkan Ronald Reagan atadı. Daha sonra Demokrat Başkan Bill Clinton, Beyaz Saray'da kaldığı 8 yıl boyunca görev süresini hep uzattı. 2000'de başkanlığa seçilen Cumhuriyetçi George W. Bush da aynı yolu izledi. Hem de sözünden çıkmadığı babası, eski Başkan George Bush'un, "1992'de seçimleri Greenspan'in para politikaları yüzünden kaybettim" yakınmalarına rağmen.
Tüzmen, Merkez Bankası gibi kurumlara siyasal kriterlere göre atama yapılamayacağının en güzel örneği olan Greespan'i medyaya değil Erdoğan'a anlatmalıydı.
Sezer vetosuyla sadece camiye, kışlaya ve okula değil, Merkez Bankası'na da siyasetin girmemesi gerektiği mesajını verdi. Anlayana...