Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

AB?ye çağrı

Tamam; terör mağduruyuz diye AB'den ayrıcalık beklemiyoruz, zaten öyle bir talebimiz de olmadı ama Türkiye'nin bu zor gününde bir adım atıp sonra telaşla geri almaya kalkışmak da dürüstlüğe ve mertliğe sığmıyor. Konumuz, AB'den gelen kafa karıştırıcı ve giderek "yan çizmeye" yönelen mesajlar. İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'un "Türkiye bir an önce AB'ye alınmalı" ve Almanya İçişleri Bakanı Otto Schily'nin "AB kollarını Türkiye'ye açmalı" önerileri için dünkü yazımızda şöyle demiştik: "AB liderlerinin Türkiye'nin değerini gerçekten anladıklarına, kucak açma çağrılarını panik geçtikten sonra unutmayacaklarına inanmak istiyoruz..." Ne yazık ki, bırakın paniğin geçmesini, kanın kurumasını bile beklemeden AB mesafe koymaya başladı. Hem de "Hızlandırılmış takvim" önerilerine değil, 2004 sonunda Türkiye'ye tarih verilmesi perspektifine karşı... Bu çıkışları "çatlak sesler" diye değerlendirebilirsiniz. Ancak çatlak sesler çoğunluktaysa, ortada ciddi bir sorun, hatta ikiyüzlülük var demektir. Hangi birini sayalım? "Türkiye'nin bir an önce AB'ye alınmasını isteyenlerin mantığını anlayamıyorum" diyen AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Verheugen'den, sözcüklerin üstüne basa basa "Böyle bir şey asla sözkonusu olamaz" diyen Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu'ya kadar öyle kalabalık bir koro ki... En acısı Avusturya Başbakanı Schuessel'in duyduğumuzda inanmak istemediğimiz değerlendirmesi: "İstanbul saldırılarının AB'ye tam üyelikle ilgisi yok..." Beyefendi bırakın dünya medyasını, kendi ülkesinin gazetelerindeki "Türkiye, İslam ile modernliği bağdaştırdığı, yüzünü Batı'ya döndüğü, AB üyeliğini hedeflediği için vuruldu" yorumlarını bile elinin tersiyle itiyor.

İkiyüzlülüğe hayır
Ya Straw, Schily ve diğer sağduyu sahiplerinin mantığını ters-yüz ederek, İstanbul saldırılarının Türkiye'nin AB'ye alınmaması için ideal gerekçe oluşturduğunu seslendirmeye başlayanlara ne buyurulur? Örneğin Almanya'da ana muhalefeti oluşturan Birlik Partileri'nin Meclis Grup Başkan Yardımcısı Wolfgang Bosbach, "Türkiye hızlı şekilde AB'ye alınırsa terör sorununun Avrupa'ya taşınmış olacağını" söylüyor Yine Hıristiyan Demokrat Parti Genel Başkanı Angela Merkel, "Kurbanların ailelerinin acılarını paylaşıyoruz ama Türkiye'nin üyeliği hepimizi zorlayacak" diyor. Bu görüş sahipleri için de "Onlar muhalefet, bizim için iktidarın görüşü ve tutumu önem taşır" diye düşünebilirsiniz. Ama o kadar basit değil: Kamuoyu araştırmalarına göre Birlik Partileri şu anda Alman seçmeninin çoğunluğunun desteğine sahip. Ve 2004 yazındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Türkiye'nin üyeliğini başlıca propaganda malzemesi olarak kullanmaya kararlılar. O seçimden nasıl bir sonuç çıkacağını tahmin etmek için SAT-1 televizyonunun "Terör saldırılarından sonra Türkiye'nin hızlandırılmış takvimle AB'ye girmesi mantıklı olur mu" anketine bakmak yeterli: Yüzde 35.4'ü Türkiye'ye destek verdi, yüzde 64.6'sı şiddetle karşı çıktı. AB'nin sorumlu ve sağduyulu liderlerine buradan sesleniyoruz; Türkiye'ye 2004 Aralık'ı için ufuk açmanız ve kamuoyunuzu buna göre hazırlamanız sadece vicdan borcunuz değil, ayrıca Avrupa'nın güvenliği, esenliği için yerine getirmeniz gereken bir görev. Çünkü 2004 Aralık'ında Türkiye bir kez daha düşkırıklığına uğrarsa meydana gelecek depremin etki alanını ve sonuçlarını tahmin etmek hiç de zor değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA