Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Kıymasız olsun

Karşılıklı sinir gerginlikleri yüzünden gerçekten tuhaf şeyler olmakta ülkemizde. Örneğin büyük bir gazetenin patronu ve genel yayın yönetmeni kıdemli bir yazarı köşesinden uzaklaştırıyorlar. Neden?
Yaygın kanı: Kovulmasını iktidar istedi. Ama Başbakan ve en yakın kurmayları "Öyle bir şey istemedik, imada bile bulunmadık, o yazara değer veririz" deyince patron ve yönetmen ofsaytta kaldılar. Anlaşıldı ki olayda rol oynayan gerginliklerin önemi abartılmış.
Peki, söz konusu meslektaşın (sevdiğim ve beğendiğim Hasan Cemal'in) hiç kabahati yok mu?
Gazeteye gönderdiği yazının girmemesini onur konusu yapıp kendi kararıyla ayrılmış. Hiç başıma gelmediği için ahkâm kesemem ama yayın yönetmenlerinin bir yazı içeriğindeki bir şeylere itirazı varsa konu tartışılır, sorunun çözülmesine çalışılır; ille haysiyet meselesi yapılıp ipler koparılmaz.
Hasan Cemal dostum da gerginliklerin hayli etkisinde galiba. Durum aydınlandığına, gazetenin sahibi ve yönetmeni de "Ne zaman isterse yazabilir" dediklerine göre, keşke köşesine dönse...
Şimdi bir başka "sorun" geldi gündeme.
Mustafa Balbay'ın lise öğrencisi kızı Yağmur annesiyle birlikte "Özgür Medya" konferansına katılmak için gittiği Norveç'te konuşmuş. Okulda baskılarla karşılaştığını söylemiş, "Ne zaman ki Ergenekon davasının bir tertip olduğu kamuoyunca anlaşıldı, hayatım düzeldi" demiş.
İddiaya göre, yurda dönünce öğretmenlerinden azar işitmiş. Annesini de okul müdiresi eleştirmiş haşin bir üslupla.
Bunlar öyle olmuşsa öğretmenler ve müdire hanım da ofsayda düşmüşler demektir. Baskı paranoyasına kapılıp kraldan fazla kralcı kesilmişlerdir.
Yetkili kişiler onları uyarır, adaletzede bir gazeteci ailesinin psikolojik haksızlıklara da uğratılmaması için önlemler alır; tatsızlık uzatılmaz.
Oysa, tam tersine, "Yağmur'a kıymayın" manşeti ve sayfa dolusu kurcalamalarla büyütülüyor olay. İktidarmuhalefet çatışmalarının kapsamına sokulup çekişme konusu yapılırsa, liseli kızcağızın ruh sağlığı asıl o zaman büsbütün zedelenir. Hiç gereği yok bunun.
Haberde açıklandığına göre Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı (ki ülkemizde yok denilecek kadar nadir insancıl ve müşfik kişilerdendir) hemen durumun araştırılıp gereğinin yapılması için iki müfettişi ve ilgili bürokratları görevlendirmiş, Yağmur'un annesine telefon etmiş, numarasını verip "Şikâyetiniz olursa beni arayın" demiş. Bu mu kızımıza kıyıcı baskı?
Toplumumuzda azıcık efendilik ve huzur kaldı, beyler. Gerginlik kızıştırarak o kadarına da kıymasak olmaz mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA