Belki duymuşsunuzdur, pragmatizm (başka deyişle pragmacılık) diye bir felsefe kolu var. Anlamı, kaba hatlarıyla, yararcılık.
Yani bir düşüncenin doğru olup olmadığını soruşturmakla yetinmiyor. "İnsanoğluna yararı var mı?" diye de soruyor. Varsa değerli buluyor, yoksa kafa jimnastiği sayıyor.
Diyelim ben burada bir tez getirdim gündeme: "Namuslu olan kazanır." Gerçeklere uyup uymadığını tartışabilir, namussuzluk ettiği halde sefa süren kişileri örnek göstererek karşı tezi savunabilir, düşüncemi çürütmeye çalışabilirsiniz.
Ama namusun kazanç sağladığı inancı yaygınlaşırsa toplum içinde dürüst davrananlar çoğalır ve herkes yarar görür bundan. O nedenle yararcı kişiler söz konusu tezin kabulünü benimser.
***
Pragmatik yaklaşım önyargıların, duygusal saplantıların, anlamsız nefret ve kinlerin aşılmasını kolaylaştırarak kişisel ilişkilerde olumlu rol oynar. Toplumlararası ilişkilerde ise yararlı değil, elzemdir.
Etnik düşmanlık, ideolojik çekişme, din ya da mezhep ayrışması gibi kan davalarından kafasını sıyıramayan yöneticiler tarih boyunca sayısız felakete sürüklediler yığınları. Örnekler günümüzde de sürüyor.
Zaman ve mekânda uzağa bakmaya gerek yok. Müflis Yunanistan Türk fobisinden büsbütün kurtulup savunma bütçesinin tümünü ekonomiye yöneltse azap yılları kısalacak. Hâlâ yapamıyor.
Biz de böyle konularda kusursuz değiliz. Kuzeyimizde siyasal ağırlıklı, doğal kaynak zengini, geniş ticaret potansiyeline sahip, harika kültür mirasçısı bir dev komşu var. Bu nimetten yararlanacağımıza, herhangi bir nedenle tehlike olmaktan çıktığı dönemlerde bile "
Moskof" fobimiz yüzünden umacı yaptık onu.
Son yıllarda düzeltmeye başladığımız yanlışı tam gidermek için bugün Putin'in tekrar ülkemize gelişi güzel fırsat.
***
Evet, başta Suriye sorunu olmak üzere sürüp giden -ve bir süre daha sürüp gitmesi muhtemel görünenanlaşmazlık konuları var aramızda. Ama düşünelim:
Onların üstünde durulması ve mesele yapılması şimdi herhangi bir yoldan yararlı olur mu bize?
Olmaz. El ele verilerek gerçekleştirilecek ve iki tarafa da devasa yararlar sağlayacak tasarılarla yüklü gündem. Yalnız Rusya ile değil, her ülkeyle ilişkilerde bütün önyargıları, geçmiş hesapları, duygusal saplantıları unutup işimize bakalım, yararını görelim. Başka türlü davranmak kısmet tepmek olur.
Akılcı ve insancıl yollara girmekte olan Türkiye'ye yakışmayacak bir merkep huyudur tepmek.