Elinizdeki gazetede -ekler dahil- yayımlanan bütün yazıları okuyor musunuz? Meşrebinize uymayanların başlığına bakıp geçiyor musunuz yoksa? İkincisi doğruysa, yanlış yapıyorsunuz. Çünkü görüşlere katılın katılmayın, edinilmesi yararlı bilgiler bulunuyor her gün çoğunda.
Dünyada kavimler arasındaki çatışmaların artışından yakınılmakta. Görünüşte öyle. Gerçekte ise tam tersine, toplumların içindeki karşı durulmaz gelişmelerin itişiyle kaynaşmalar artmakta. Irk kokteyli Amerika'da birkaç kuşak önceki ecdadı köle olan kara derililer arasından başkan çıkmadı mı?
Dünkü New York Times ekimizde bir yazı da gelişmenin hoş bir örneğine işaret ediyordu. Bilirsiniz, Kızılderililer zencilerden beter ezilmiş, köle diye kullanılmaya bile layık görülmeyip ortadan kaldırılmışlardır. Ama az sayıdaki kalıntıları kendilerine ayrılmış kıyı köşede açılan kumarhanelerle zenginleştiler. Şimdi kâr paylaştırılırken "Bende Kızılderili kanı var" diye yırtınanlar çoğalmakta.
Bizim mirasçısı olduğumuz imparatorluk Amerika'dan da geniş bir "eritme potası" idi. Öyleyken ülkemizde hâlâ ırkçılık hevesiyle nefret suçları işleyenler az değil. Biraz garip kaçıyor!
***
Daha tuhafı, kamuoyumuzun kimi bölümleri yanlış yerde hoyratlaşıyor da, ataklık gerektiren konularda topluca garip bir durağanlığa gömüldüğümüz oluyor. "
En iyi savunma saldırıdır" kuralını bildiğimiz halde uygulayamıyoruz.
Yine dünkü SABAH'ta sayın sayfa komşum Hasan Celâl Güzel somut kanıtlara dayanarak Hocalı faciasını anlatıyordu. Olayın bilmediğim ayrıntılarını okuyunca kanım dondu.
Yalnız Ermenilerle değil, Kıbrıs Rumları ve İsrail sağcılarıyla ilişkilerimizde birçok bakımdan yüzde yüz haklı olduğumuz halde, uzun yıllar boyunca genellikle savunmada kaldık nedense.
Umarım dünkü Hocalı tepkimiz daha kapsamlı atakları tetikler de uluslararası davalarda ruhsal sünepelikten sıyrılırız.
***
İsrail deyince, yeri gelmişken bir rota düzeltmesi yapayım.
Aylar önce o ülkenin yöneticilerinden kimileri İran'a saldırıdan söz etmeyi sıklaştırırken "
Bence baskı oluşturma uğruna psikolojik savaş blöfü, durum öyle bir serüvene uygun değil, ısıracak köpek havlamaz" demiştim burada.
İşler değişti. Seçim yaklaşırken Obama'nın kazanma şansı kesin olmaktan çıktı, içteki Yahudi lobisinin ağırlığı artınca başkanın İsrail'i frenleme gücü azaldı. Söz konusu saldırıya destek vermesi bugün daha yakın olasılık.
En büyük fren herkesin "
İran'a saldırılırsa petrol fiyatları tavan yapar" korkusuydu. Yoğunlaşan ekonomik kriz fiyatları dizginledi. Suudiler de azalabilecek petrol arzını kendi artışlarıyla kapama garantisi verdiler.
Satrançla uğraşırken hep öncelikle kendimi karşı tarafın yerine koyup düşünürdüm. Öyle yaparak söyleyeyim: İsrail sağcısı olsam sonbahardaki ABD seçiminden önce saldırırdım.