Sayısı dünyadaki insan sayısını geçti.
Hayatı kolaylaştırdığını söyleyenler de var, en büyük rahatsızlık kaynağı sayanlar da. Kanser yaptığı bile düşünülmekte. "Gece uyurken başka odada bulundurun" diyorlar.
Cep telefonlarından söz ediyorum.
Kullanımı en yaygın icadın ruhsal ve toplumsal etkisi ise ayrıca merak konusu. Maryland Üniversitesi uzmanlarının yaptığı bir araştırmanın sonucu dün açıklandı.
Denemelere katılanları ikiye ayırmışlar. Yarısı cep telefonuyla konuşturulmuş birkaç kere. Sonra bütün deneklerden hayır işlerine gönüllü girişmek, birbirine iyilik etmek, yardım kampanyalarına destek sağlamak gibi özveri katkıları istenmiş. Konuşma yapanların öyle önerilere yanaşmakta çok daha gönülsüz davrandıkları görülmüş.
Cep telefonu kullanımı kişiyi niçin bencilleştirsin? Şöyle açıklanıyor:
Kendimizi "grup üyesi" gördükçe başkaları ötekileşiyor gözümüzde. Sürekli el altında bulundurduğumuz iletişim aygıtını kendi organımız gibi benimsemeye başlıyoruz.
Onun aracılığıyla kurduğumuz bağlar bir özel çevre oluştururken grup dışında kalanlar yabancılaşıyor. Yardıma ve anlayışa "daha az layık" duruma düşüyor onlar.
Bu saptama başka ülkelerde geçerli olabilir değişik ölçülerde; ama bence Türkiye ile pek ilgisi yok. Biz birbirimizin gözünde, bırakın anlayışı, kulak vermeye bile layık değilizdir ki zaten. Ne cep telefonunda, ne sabit telefonda, ne yüz yüze konuşmada.
Ekranlarımızdaki tartışmalarda karşıdakinin tezini kavrayıp güzelce yanıtlayan kaç katılımcı gördünüz? Sunucu konuk edip bir şey sorduğu tek kişiyi bile susturmaya çalışırken akla karayı seçer çoğu zaman. İncilerini dökme fırsatını bulan zat dur durak dinlemeden bağırır da bağırır. Öyle zamanlarda "Sunucu kızcağızın eline hakem düdüğü verilse" diye düşünürüm.