Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Eğlence yettiyse bekleyen var

Allah garibi sevindirmek isterse eşeğini kaybettirip buldururmuş. Şu garip ülkemize sık sık o türden mutluluklar yaşatmak istiyor herhalde.
Bizim eşeğimiz "istikrar". Sık sık kayıplara karışır gibi oluyor; geri getirmeyi başardıkça çözüm bulduk diye bayram ediyoruz.
Yalnız, bir fark var. Eşek kendi bir yerlere gider, kaybolur. Biz en huzur vaat eden durumlarda istikrarı kayıplara karıştırmak için gayrete geliyor, hır formülü yaratıp elimizle bela çıkarıyoruz. Önce yapay kördüğüm, arkadan harika çözüm! Bir sevinç, bir sevinç...
Niçin yapıyoruz bunu tekrar tekrar?
Bilmiyorum. Toplumumuzun ruhsal bünyesinde kavgakoliklik diyebileceğimiz bir bağımlılık bulunduğunu düşünmeye başladım.
Bir keyif arifesinde, örneğin yılbaşı armağanları dağıtılacakken çekişmeye başlayan çocuklarına ablam "Size rahat batıyor" der, annem de bir yorumla onu desteklerdi: "Arpaları fazla geldi."
Öyle bir şımarıklık mı yaşanıyor kimi kesimlerimizde?
Gerginlikler sınıfsal çatışmadan kaynaklansa anlayacağım. Ona benzer bir durum yok. Altta kalanlar geleneksel uysallıklarını sürdürüyorlar. Üsttekilerin arasında pasta paylaşma dövüşü mü var? O da gereksiz. Ülkemiz potansiyelinin doğal pastası hepsine yetecek kadar büyük.
Her kesim kendi gücünün normal sınırları içinde kalsa... Özel sektörün tok kesimi oburlaşıp iktidar ortaklığına soyunmasa... Hiçbir asker darbeyi aklından geçirmese... Bütün yargıçlar gerçekten yetkilerini yalnız adalet dağıtmak için kullansalar... Bürokrasi toplum karşısında amir (sözcük anlamı "emir veren") değil de memur ("emir alan") olduğunu unutmasa... Milletvekilleri -seçim kazanan tarafta bulunsun bulunmasın- yasa üretme ve denetleme görevlerinin hakkını verseler, aylıklarını alıp işlerini yapsalar güzelce...
Pasta hızla büyür. Hepsi doyar. Millet bıktırıcı düğüm-çözüm oyunları seyretmez. Alttakilerin durumunu da düşünme fırsatını buluruz.

***

Son "kriz" sona yaklaşırken boykotun tadında bırakılması gerektiği sıkça söylenir oldu. Demek bir tadı var boykotun?
Evet. Ama başlangıçta hoş bir heyecan içeriyor da, sonrası iyi hesaplanmadığı için ters sonuçları belirdikçe buruklaşıyor.
Poker oynayanlar bilirler: Rest çekmenin dramatik keyfi harikadır. Elde iyi kâğıt bulunması şartıyla... Yoksa, yapılan blöf ise ve de blöf görülürse, çuvallama acı olur.
Ülke yönetimi kâğıt oyunu değildir. Öyleyken Türkiye'nin rotası çizilirken kötü poker oynar gibi yanlış rest çekiliyor sık sık.
Büyükanıt arkasını getiremeyecek iken hükümete ültimatom veriyor; pabuç bırakılmayınca küçük anıt oluveriyor. Doruktaki yargıçlar parti kapatmaya soyunuyor; ufukta beliren sonuçları gözleri yemeyince "Suçlu ama yerinde kalsın" demenin saçmalığına sürükleniyorlar. İktidarla bilek güreşine sıvanan kimi özel sektör kuruluşları diş geçiremediklerini görüp düğme ilikliyorlar.
Gereksiz ve hesapsız bir yemin sorunu yaratanların bugünkü görüntüsü de son örnek.
***

Bir başka ders: Kendini gerekli saymada aşırıya kaçmak tehlikelidir. Deneme gereksizliğin kanıtlanmasıyla sonuçlanabilir.
Hanım "Bensiz kal da gör gününü" diyerek evi terk eder; yalnız kalan kocasının daha mutlu olduğu anlaşılırsa dönüşü zorlaşır. Şirkete küsüp izne çıkan görevlinin yokluğunda işlerin aksamadığı görülürse kovulması gündeme gelir. Partiler parlamento çalışmalarına katılmadığı zaman siyasal sistem tıkanmazsa, seçmenler onların ülkeye yararlı olup olmadığını düşünmeye başlar.
Eskiler "Her işte bir hayır vardır" derlerdi. İlgili herkes son serüvenden gerekli dersi aldıysa, o da toplumun kazancıdır.
Şimdi artık el birliğiyle yeni anayasanın hazırlıklarına başlanabilir mi lütfen?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA