Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Azrail karnavalı

İnsanların ruhsal durumunun incelenmesinde kullanılan bir test vardır. Bir sözcüğün duyulmasından sonra akla gelen ilk şeyin söylenmesi istenir.
Şimdi ben sizi o çağrışım denemesinden geçirmek için "Ölüm" desem, karşılığınız "Keder", "Üzüntü", "Acı" gibi bir şey olur herhalde. "Sevinç" olabilir mi? Olursa, bir ruhsal sağlık sorununuz var demektir.
Ama, gezegenimiz öyle bir durumda ki, ölüm haberleri bayram sevinci yaratabiliyor.
Çünkü dünyamız hasta.

***

Üst üste geldi. Önce, gökten yağdırılan roketlerle Kaddafi'nin en genç oğlunun ve onun üç küçük çocuğunun parçalanmasını Bingazi'de davul çalarak kutlayan insanları gördük.
Arkadan, büyük müjde: Osama öldürülmüş! Onunla birlikte, oğullarından biri. Araya giren bir kadın. Ve iki kurye.
Bu haber birçok yerde şenlik başlattı.
Beyaz Saray'ın önünde toplanan kalabalık kucaklaşarak, bayrak sallayarak, naralar atarak hoplayıp zıpladı saatlerce.
Kaddafi'nin ve Osama'nın kendilerinin de çok can almış kişiler olduğunu hatırlayabilir, özel durumlarda ölüm ve neşenin bir araya gelmesini normal karşılayabilir, "Senin bir düşmanın geberse sevinmez misin?" diyebilirsiniz.
Hayır, sevinmem. Mehmet Ali Ağca'nın bile ölmesini değil, hesap vermesini, (mümkün olsa da) utanmasını, ömür boyu pişmanlık ve vicdan azabı çekmesini isterim. Hele hele, onun bir küçük çocuğu olsa da, roketle parçalandığını söyleseler... Yüreğim yanar.
Osama "Batılılar hayatı seviyorlar, ben ölümü severim" demişti.
Tam Azrail'e ellerini ovuşturtacak bir ruh hastası lafı.
***

Korkunç bir suç işlenince kamuoyunun tüyleri diken diken olur, fail lanetlenir, bir an önce en uygun cezayı çekmesi istenir. Suçun işlenmesine zemin hazırlayan ortamın yaratılmasının daha büyük kabahat olduğu, onun sorumlularından da hesap sorulması gerektiği pek akla gelmez.
Batı yüzyıllar boyunca dünyanın Doğu ve Güney insanlarını ezdi, sömürdü, aşağıladı. Kendi kültürüne ve dinine fanatikçe bağlı, trilyoner evladı Osama bu eşkıya hakaretini izledikçe manyaklaştı, öç peşine düştü, kişisel refahını bir kenara itip dâhice saldırılar düzenledi.
Yaptığı yanlış tepkiydi. Ama tepkiydi. Yanlışın bedelini de canıyla ödedi.
Ona savaş açan George W. Bush şimdi "Adalet yerini buldu" buyuruyor.
Acaba?
***

Mister Bush bir başka trilyoner ailenin oğludur. Cumhurbaşkanlığına başkan babasının pistonu ve servet paraşütüyle indi. Seçimde kıl payı fark oluşunca ayarlanan yüksek mahkeme kayırmasıyla Al Gore'dan çaldığı koltuğa oturdu. Ve Teksas'taki komşularının, petrol kodamanlarının kucağına...
Kendisini çıldırtacak hiçbir baskı, hiçbir aşağılama, hiçbir haksızlıkla karşı karşıya değildi. Bir eli yağda, bir eli balda saltanat sürerken sırf daha çok dolar, daha çok güç, daha çok caka uğruna "Saddam'ın elindeki müthiş silahlar" yalanını uydurup Irak'a saldırdı. Obama'nın kurbanlarından çok daha fazla sayıda Amerikan askerinin ve yüz binlerce Iraklının ölümüne yol açtı.
Ceza meza almadı. Ne can verdi, ne hesap. Demeç veriyor.
Adaletmiş! Güldürmeyin beni. Tedavi edilmedikçe dünyamızda öyle bir nimet yok.
Eski Amerikan filmlerinde kara ya da Kızılderili "vahşiler" öldürdükleri tutsakların çevresinde tepinirlerdi. Şimdi o dansları muzaffer Batılılar yapmakta.
Gökten bakıyorsa, Azrail'e iyi eğlence.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA