Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Dostlara şakrak

Çok rahatça yapılan, keyif de veren işler vardır, plajlarda güvenlik görevlisi olmak gibi. Mavi deniz karşısında, kule tepesinde oturur, açılanlara ara sıra düdük çalarak bikinili dilberleri dikizlersiniz.
Tepki siyasetçiliği diyebileceğimiz meslek de öyle bir uğraştır. Muhalefette kalmada ustalaşmış bir parti içinde yükselir, parlamentoya kapağı atar, çözüm üretmek için hiç çaba harcamaz, başkalarının her yaptığını sivri sivri eleştirmekle yetinir, demokrasi kahramanı tavırları takınmanın sefasını sürersiniz.
O işin gazetecilikteki karşılığı da yanıtçılıktır. Her sabah sayfaları tarar, takımınızın tribünlerine oynayarak eleştirilecek bir şeyler bulur, onlara veryansın edersiniz; adınız sert yorumcuya çıkar bir kesimde.
Bugün ben de meslektaşları konu ederek bir çeşit yanıtçılık yapacağım ama tersinden. Yermek değil övmek için.

***

Çok akıllı, çok başarılı, çok da Atatürkçü bir dostum var. Hayli zamandır görüşemedik. Duydum ki, bir yakınının deyimiyle, "hızlı Ahmet Altan'cı" olmuş. "Türkiye'yi sarstı, yararlı bir deprem yarattı" diyormuş.
O konuda ne düşündüğüm sorusunu soruyla yanıtladım: "Teşhise katılıyorum, deprem yararlı oldu, ama dibindeki fay hattında yabancı güç hesaplarının yattığı besbelli değil mi?"
Daha önce burada da yazmıştım zaten. Başkalarının kendi çıkarları uğruna yaptıkları sizin de çıkarınıza uygun düşebilir. Vaktiyle Almanya Ortadoğu'ya uzanmasını kolaylaştırmak için Anadolu'ya demiryolu döşenmesini destekledi. Kendi gelemedi; raylar bize kaldı. Günümüzde Batı'nın kendi hesapları uyarınca toplumumuzun üstündeki kronik ipotekleri kaldırtmak istemesi de işimize yarıyor.
Yalnız, bir noktayı bir kere daha vurgulayayım. Ahmet Altan ve kardeşi Mehmet kadim dostum Çetin Altan'ın oğullarıdır. Çizgilerini beğenirsiniz, beğenmezsiniz; ya da kâh beğenip kâh beğenmezsiniz. Ama üçü de toplum çıkarına olduğuna inandıkları düşünceleri uğruna kelleyi koltuğa alabilmiş insanlardır. Hiçbirinin "yabancıya satılmış" olabileceğini aklından geçirmeye hakkı yoktur kimsenin.
***

Neyse, asıl diyeceğim başka. Ahmet Altan dün "Laiklik tehlikede, bu tehlikeyi önleyecek tek güç ordudur, siz onu güçsüzleştirerek laiklik düşmanlarına yardım ediyorsunuz" diyenlerin, o konuda büyük gerginlik yaratan Baykal'ı görevden uzaklaştırdıktan sonra, laikliğin tehlikede olmasından söz etmeyen yeni lideri alkışladıklarını yazdı. Ve Nabi Yağcı'nın neşter gibi sorusunu gündeme getirdi:
"Madem laik cumhuriyet tehlikede değildi, niye bizi böylesine bir kardeş kavgasının içine ittiniz?"

Benim de baştan beri altını çizmeye çalıştığım gerçek bu. Türkiye'nin İran olacağı falan yok. O vehmin pompalanmasıyla kamplaşma yaratmak dış güçlerin oyunlarına gelmektir.
Hep "Sorunlarımız sınıfsaldır, türban türünden ayrıntılara takılıp bu temel doğruyu gözden kaçırmayalım" deriz de, aldıran olmaz. Cumhuriyet gazetesinde yorumculuğa başlayan Hulki Aktunç anlattı:
Soğukta ve yağmurda otobüs beklerken durakta türbanlı bir hanım tir tir titriyormuş. Çamur sıçratarak önlerinden geçen lüks 4X4 arabanın direksiyonunda da bir başka türbanlı hanım varmış.
Dün o yazıdan alıntı yapan Ertuğrul Özkök bir başka dostumun (Güngör Mengi'nin) "Medya çok şeyi söylemekten çekindi" teşhisine katılarak şöyle dedi:
"Madem ki beraber pislendik bu çamurda, beraber temizlenelim."
Güzel dilek. Yıllarca basından niçin uzak durmuş olduğumu eşe dosta açıklamamı kolaylaştıran bu yüreklice açık sözlülüğü alkışlıyorum.
Ama o beraberlik hırçınlık hatalarını tekrarlamamakla olur. Oysa sayfayı çevirince her zaman okuduğum, çoğu düşüncesine katıldığım, nezaketini bildiğim Cüneyt Ülsever'in yazısında beş "yalaka" görüyorum. "İktidarperver yalakalar" ve "göbekten bağımlılık" falan da var.
Gerekli mi, Cüneyt Bey kardeşim? Sizinki gibi bir kalem, tezlerini çıkarcılık suçlamalarına dayandırmadan savunamaz mı? Biri size Doğanperver yalaka dese ne hissedersiniz?
***

Salih Memecan'a yalakalık yapmadan geçemeyeceğim. Dünkü "imaj kararsızlığı" konulu karikatürü çok tatlı şakaydı: asker şapkalı Gandi!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA