Sokakta yürürken kaldırımda mide bulandırıcı bir şey görseniz ne yaparsınız? O yöne bakmaktan bile kaçınarak uzaklaşırsınız oradan.
Ama birinin aynı yere gelip o şeye yenilerini eklediğini görürseniz? Kent temizliği adına ilgilenmeniz gerekir.
Kaset olayı gibi sorunlar da öyle. Konudan uzaklaşmaya niyetleniyorsunuz; kurcalanması sürdürülünce değinmek kaçınılmaz oluyor.
***
Haber doğruysa 5 bin genç Ankara'ya yürüyüp vukuat mahalli olduğu rivayet edilen hanenin çevresinde çadır kuracak, müstafi lideri kararından vazgeçirmeye çalışacaklarmış.
Belki
"Çıktık açık alınla" diye başlayan marşı da söyleyerek çabalarını daha göz yaşartıcı kılabilirler. Kendi bilecekleri iştir; karışılmaz.
Ancak, küçük bir rica:
"İnadına Baykal, inadına sol!" diye slogan atılıyor. Ne olur, şunun ikinci yarısından vazgeçilsin.
CHP bildiğini yapsın. Ama, lütfen ve inayeten, bu işlere
"sol" sözcüğünü karıştırmasın.
O üç harf uğruna yüz yıldır bu topraklarda çekilmiş tarifsiz çileler, verilmiş sayısız şehit var.
***
Yavuz Donat yine bir püf noktaya parmak basarak ciddi tehlikeye dikkat çekti:
Yol olabilir. Seks içerikli katakulliler sonucunda kelle alındığı ve yapanın yanına kâr kaldığı görülürse, arkası gelir. Başkaları da kasetçinin yolunu tutup türlü dolap rezillikleri tezgâhlayabilir.
Hatta, belki de çok geç. O sakınca oluşuyor galiba.
Çare?
Düşündüğüme çoğu insanımızın aklı yatmayabilir. Ama sanırım mantığa ve gerçekçiliğe aykırı değil.
Derim ki, cinselliğe bu kadar önem vermemeye çalışalım. O zaman konunun entrika ve tehdit malzemesi olması zorlaşır.
Hemen
"hoppala" diye gülmeyin de açıklama yapayım.
***
Seks doğada üreme aracıdır, o kadar.
Başka işlevi ve anlamı yoktur. Yıl içinde belirli dönemlerde gündeme gelir, sonra unutulur.
Sürüyle yaşayan kimi memelilerin erkekleri o kısa zaman dilimlerinde çiftleşme fırsatı uğruna dövüşür, yılın geri kalanı boyunca -yiyecek ve arazi kavgaları dışındane birbirleriyle ilgilenirler, ne de dişilerle.
Türümüz ise cinselliğe üremeyle hiç ilgisi olmayan bir önem ve çeşitli anlamlar yüklemiş, onu itibar kıstası durumuna getirmiştir. Aldatmak, aldatılmak, çapkınlıkla övünmek, Kazanovalığa ya da Kleopatralığa özenmek, magazinciler tarafından en çekici yıldız ilan edilmek, töre cinayeti işlemek,
"Vay bana nasıl yüz vermezsin!" diye bıçak çekmek gibi insan icatlarının kaynağı hep o çarpıtmadır.
Konuyu akılcı yola sokabilmiş ülkelerde, örneğin Fransa'da, bir lider yetkisini toplum çıkarına zarar verecek yönde kullanmadıkça gönül serüvenleri ya da densizlikleri yüzünden tehdit edilemez. Mitterrand'ın cenazesinde eşi ile
"açık sır" konumundaki metresi yan yana yürüdüler.
(Sakın
"Orası yozlaşmış Fransa, bizim ahlaki değerlerimiz var" falan demeyin lütfen. Abartılı baskıların geri teptiği, asıl kokuşmuşlukların fazlaca durgun sularda oluştuğu gibi konulara yönelmem gerekir. Tasallut ettikten sonra çoluk çocuk pazarlamak türünden marifetlerimizi sayıp dökmek zorunda kalırım.)
***
Fransa'dan, cinsellikten dem vururken aklıma takıldı:
Yozlaşma değil ama, başka bir bakımdan kendimize haksızlık eder, Batı'yı gözümüzde büyütürüz. Laubaliliğe -İtalyancada Türk usulü anlamındaki
"alla turca" sözünden gelen- alaturkalık der dururuz.
Habere bakın: Sarkozy'nin karısı Amerika Cumhurbaşkanı'nın eşiyle sohbette
"Biz sevişirken İngiltere Kraliçesi'ni beklettik" buyurmuş.
Bundan beter laubalilik olur mu? Bizimki amma dil yanlışı!
Kimi kafaya övgü deyimi diye yerleşmiş olan
"alafranga" ise İtalyancanın Frenk usulü anlamındaki
"alla franca" sözünden gelir de...