Açılımlar hayırlısıyla ölmüştür inşallah diye zil takıp oynayanlar dışında herkes hemfikir:
Türkiye'ye daha az kavga, daha çok çözüm gerek. En büyük çekişme konumuz da Güneydoğu. O sorun neden sürüncemede, neden kangren olma tehlikesinde? "Çok karmaşık da ondan" demeyin.
Çözümünün ne kadar yalın olabileceğini kanıtlayan bir başarı örneğini cumartesi günü gözümle gördüm.
***
Eskiden İstanbul'un
"sapa" bir yeri sayılan Küçükçekmece'nin üç kültür merkezli bir uygarlık ocağına dönmüş olduğunu görünce de şaşırıp sevindiğimi anlatmıştım. Belediyesi çarpıcı bir kentsel dönüşüm projesinin sonucunu açıklayacağını duyurunca merakla gittim.
İçinde doğup büyüdüğüm kentte Ayazma ve Tepeüstü diye yerler bulunduğundan bile haberim yoktu. Oralardaki 1760 gecekondu yıkılmış, 10675 kişi yepyeni konutlara yerleştirilmiş.
Bilirsiniz, bizde yıkım denince ekranlarda izlenen muharebe sahneleri gelir göz önüne: damlardan taş atan adamlar, gaz sıkan polisler, ayılıp bayılan kadınlar, çığlık çığlığa kaçışan çocuklar...
Slayt gösterisinde hiç öyle şeyler yoktu. Önce proje başlamadan çamurlu sefalet ortamlarında yaşayan, sonra gülümseyerek pırıl pırıl dairelere taşınan insanlar görüldü.
Nasıl olmuş?
***
Çok basit.
İlgili kitapçıktaki anlatımla, olaya bir boşaltma, yıkma, kovalama operasyonu gözüyle bakılmamış. Kimi resmi nikâhsız, çoğu nüfus kayıtsız, açlık sınırının altında ve en ilkel fiziksel şartlarda hayatta kalma mücadelesi veren,
"bu dünyada yaşadıklarını gösterir bir iz dahi bulunmayan" topluluğun insanca yaşam düzeyine nasıl kavuşturulacağı düşünülmüş.
Şehir plancıları, üniversiteler, vakıflar, kültür kuruluşları, sivil toplum örgütleri, bankalar, toplumbilimciler, ruhbilimciler, kısacası ilgili bütün alanlardan kurumlar ve uzmanlar katkıda bulunmaya çağırılmış.
İnsanların yalnız düzgün konutlara taşınması değil, daha sonra insanca yaşamaları da sağlanmış.
Çevrede yapılan araştırmalarla hangi dallarda nitelikli işçi sıkıntısı çekildiği belirlenmiş, işsizlere o konularda eğitim sunulup iş bulunmuş. Yeni konutlarla ilgili ödemelerin güç zorlamayacak sınırlarda kalmasına özen gösterilmiş. Herkese yeterli sağlık hizmeti verilmiş. Gecekondu ortamındaki sıcak komşuluk ilişkilerinin yeni koşullarda da sürdürülebilmesi için sosyal bağlantılar kurulmuş.
Büyükşehir belediyesinin ve TOKİ'nin güçlü desteğiyle sağlanan sonuç: daha önce gerginlik ve suç kaynağı diye bilinen, genellikle Güneydoğulu göçmenlerin yaşadığı bölge şimdi huzurlu ve mutlu bir semt.
***
Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay konuşmasında hoş şeyler anlattı. En büyük yardımı gecekondulu kadınlardan görmüş. Çünkü ortamın eziyetini onlar çekiyormuş en çok. Biri şöyle demiş:
"Biliyor musun başkan, ilk defa bir mutfağım oldu."
İlkokul öğrencisi bir kız da,
"Yeni evinize taşınınca ilk yapacağın ne olacak?" sorusunu şöyle yanıtlamış:
"Arkadaşlarımı orada toplayacağım. Tek odalı eve kimseyi çağıramıyordum, utanıyordum."
Yıkımın başlatıldığı günlerde bölgeye televizyon kameraları üşüşmüş, çıkacak çatışmaları ekranlara yetiştirmek için. Bela çıkmayınca görülmez olmuşlar.
Yalnız bir gün gecekondu kiracılarına da ev verilmesini isteyen bir adam direğe çıkmış,
"Dediğim yapılana kadar inmem" diye bağırıp çağırmaya başlamış. Haberi alan televizyoncular o gün uğramışlar yine.
Şaşılmaz. Toplumumuz çözüme değil, hırgüre odaklandı.
***
Bilgi sunuş kahvaltısında pek az basın ve televizyon görevlisi vardı.
O da odaklanmaları doğru yöne kaydırması gereken medyamızın ayıbı.