Şanlıurfa'da 4 yaşında bir çocuk düdüklü tencereye sıkıştı, itfaiye tarafından kurtarıldı. Cumartesi akşamı NTV bültenini sunan hanım kızımız "Şimdi size yalnız Türkiye'de olabilecek bir şey göstereceğiz" diyerek duyurdu haberi.
(Tabii, onun değil de bülten metnini yazanların sözleri.)
Olay kazaydı. Niçin "yalnız Türkiye'de olabilecek bir şey"? Bizde herkes 4 yaşındaki çocuğunu düdüklü tencereye mi sokuyor?
Aynı gün İngiltere'nin The Sun gazetesinin verdiği bir haberi SABAH'ta da gördünüz. Çelik boru içine sıkışan cinsel organını çıkaramayan bir adam hastaneye kaldırılmış. Onu da 7 kişilik itfaiye ekibi "özel aletle boruyu keserek" kurtarmış.
(Anlaşılan o ülkede ırzına geçilen boruları kesme aleti var.)
Ben İngiliz televizyonlarını izliyorum. Hiçbiri bu rezalete "Yalnız bizim memlekette olabilecek bir şey" demedi.
***
Ama o televizyonlar başka bir kepazeliği bütün ayrıntılarıyla tekrar tekrar ekrana taşıdılar.
Biz burada boyuna
"Ahlakımız bozuldu" diye birbirimizin moralini ve de sinirini bozmaya çalışmaktayız ya. Kuzey İrlanda'daki skandal doğrusu iyi geldi kendi kafamda bile yer etmeye başlayan ulusal komplekse.
Kuzey İrlanda Başbakanı'nın 60 yaşındaki karısı iki yıl önce o zaman 19 yaşında olan bir oğlanla aldatmış kocasını. Sonra öyle pişman olmuş ki kendini öldürmeye kalkmış.
Ama zinayı becermiş de intiharı başaramamış. Kocası da bakmış ki hanım öylesine pişman, bağışlamış haspayı. Adam olayı ekranlarda rahatça anlattı. Oralarda mezhepler iyice geniş olacak ki, başlangıçta pek bir tepki çekmedi. Ancak haberlerin içine para konusu karışır karışmaz
"ciddileşti" iş.
Efendim, oğlanla o işi tuttuğu sırada milletvekili olan hanımefendi nüfuzunu kullanarak 50 bin sterlin toplamış, ona lokanta açmış.
Her şeyi mideler kaldırıyor da, bu can sıkıyor Batı'da.
Benim babadan kalma Türk gözümle bakınca olayın üç kişisi de yozlaşma örneği. Adam onur özürlü. Oğlan jigolo ruhlu. Hanıma gelince...
Kaliforniya'da kocalarını kahvaltı eder gibi aldatan çok kadın gördüm. Doğal sayıyorlardı bunu. Kendini öldürmeyi denemek değil ya, zerrece utanmak bile akıllarından geçmiyordu.
Milletvekili hanım ise yaptığının intihar gerektiren suç olduğu duygusu içinde. İrlanda'nın koyu Hıristiyan havasında öyle yetişmiş. Yine de yapıyor yapacağını. Parayı bastırarak...
Neresinden tutayım? Nasıl şükretmeyeyim
"gelişmekte olan" Türkiye'de yaşadığıma?
***
Şimdi bunları söylüyorum diye feministlerimizin gözünde bir kere daha
"maço" olabilirim. Sorular yöneltebilirler:
"Birden fazla partner aramak yalnız erkeklerin mi hakkı?"
"Kadınlara cinsel özgürlük hakkı tanımıyor musun?" "Adam 19 yaşında bir kıza armağanlar alarak karısını aldatsaydı, onu da bu denli haksız bulacak mıydın?"
Oysa konu haklar değil, estetik. Çıplak bacak göstermek erkeklere yasaklansın diyen yok; ama göstermemeleri iyi oluyor. Kimilerince dinozorluk sayılacağını bile bile söyleyeyim:
Biraz utangaçlık ve çekingenlik yakışıyor kadına.
"Ben şu kadar erkekle yattım, şöyle yattım, böyle yattım, canım isterse anadan doğma resimlerimi çektirip dağıtırım, kocamın da böyle şeylere hiç aldırmamasına bayılırım" diye övünen kadın cesaretin değil, utanmamanın sınırlarını zorlar sadece. Zorlaması da geri teper.
Batı'da üstsüz kadınlara lokanta servisi yaptırmak gibi
"özgürlükler" denendi. Ortalıkta dolaşan memeler çekici olmaktan çıkıp itici oldu kısa sürede.
Yurtdışında uzunca kaldıkça özlediğimi dönüşte fark ettiğim şeyler arasında ne vardı, biliyor musunuz? İltifat karşısında kızaran kadın görmek.
Bizde hâlâ öylesi var tek tük. Rastladıkça mutlu oluyorum.
Kendi zengin toplumlarının ise niçin mutluluk yakalayamadığını hep merak eden Batılı yorumcular şimdi
"Boru olayının kahramanı öyle bir şeyi niçin yapmış olabilir?" diye kafa yormaktalar. Onlara ipucu:
Çevresindeki utanmaz kadın bolluğundan bunalmıştır adamcağız.