Yeni bir spor gazetesi çıktı…
Adı AMK…
Herkes ne anlama geldiğini biliyor bilmesine de...
Güya...
Açık Mert Korkusuz demekmiş… Yersen tabii.
Yemem; çünkü öyle değil.
Anlaşılan o ki beyler sınırları aşmış.
AMK.
Bir kadının cinselliğini küfür konusu yapmak...
Ayıp değil, çirkinlik, çirkinlik de değil, rezillik...
Herkesin bildiği "o küfrün" kısaltılmışıdır AMK.
Terbiyesizlik tavana vurmuş yani.
Sosyal medyada AMK'nın ne anlama geldiğini bilmeyen kaldı mı?
Kadın bedeni üzerinden bir sömürü çeşidi daha...
***
Sözcü gazetesiyle AMK'nın yayın sahipleri kâğıt üstünde farklı da olsa gerçek sahipleri belli.
Basıldığı matbaalar aynı.
En azından İstanbul, Ankara ve İzmir'dekiler öyle.
Gazete, Sözcü grubunun.
Gazetenin AMK olan ismiyle ilgili yorumunu halka bırakalım… Halk doğruyu bulur, küfür mü değil mi anlar.
Ama benim canımı sıkan bir husus daha var.
Bu pis küfre, reklam geliri diyerek alet olan televizyonlar...
Yakışıyor mu, ayıp olmuyor mu arkadaşlar?!...
***
Bugün Emin Çölaşan'ın yazısına ve gazetesine baktım… İnanın içim karardı.
Gazeteci muhalif olur.
Aksayan şeyleri yazar.
Habere yorum katmaz.
Yönlendirmez de.
Özellikle de koşullandırılmaz…
Tamam da Ama bu gazete öyle mi?
***
Yahu arkadaş bu ülkede hiç mi güzel bir şey yok?
Her yer bu kadar mı karanlık?
Bu kadar mı korkunç bu ülkenin durumu?
Batık Yunanistan bile bizden iyiymiş ha…
Tüh be!
Düşük enflasyonun,
İnsan onuruna yakışan sağlık reformunun,
Yolların, köprülerin,
Devasa projelerin,
IMF'den borç alınmamasının
Bankaların batmamasının,
Ekonominin tıkırında işlemesinin,
Hiçbir önemi yok ha?
Öyle mi?
***
Emin bey bugün
"Seyyar gösteri kumpanyası"nı yazmış.
Türkçe olimpiyatlarını ve Cemaati eleştiriyor.
Gazetenin sürmanşetinde,
"Devletin imkânlarını dürüm yapıp yiyorlar" başlığı var.
Bu kez Sayın Başbakanın kızı ve oğluna ait mütevazı kebap salonunu diline dolamış görünmez adam ve oğlu.
Bilal ve Sümeyye para basan fabrikalar zinciri kurmuşlar sanki…
Ayıptır, ayıp…
Devletin imkânları bir dürümle mi ifade edilir?
Olsa olsa,
Dürüm garibanın üç kuruşa karnını doyurduğu öğün olur.
Araştırmacı gazeteci üstadımız da
"siyaset ve sosisin benzeyen yönlerini" yazmış…
Bu satırların yazarına 28 Şubat'ta belden aşağı nasıl vurduğunu hatırlatsak mı acaba?
***
Daha bitmedi…
Manşette,
"İmam Hatip İsyanı" başlığı var.
Beyler
Milli Eğitim Bakanına çakıyor.
Usta
'şuurlandırıcı' Ayşenur Aslan'la ilgili bir yorum haber de manşetin hemen altında duruyor.
Güya hanımefendinin programını Hükümet kaldırtmış…
Alt manşetin başlığı ise
"Vefalı ellerden uzaklaşırsan bir daha dönemezsin."
Burada da Fethullah Hoca ile Başbakanın arasının bozuk olduğu,
Zaman'dan
Hüseyin Gülerce'nin ifadeleriyle anlatılmaya çalışılıyor…
Vallahi gazetenin birinci sayfası içimi kararttı.
Maksatları hareket olsun…
Onlara göre Türkiye'de her şey kötü ve ülke karanlıkta.
***
Hele
Emin Çölaşan'ın
"Türkçe Olimpiyatları"yla alay etmesini, olayı bir Cemaat propagandası olarak nitelemesini doğrusu çok yadırgadım…
O çocuklar Ankara'da bizi de ziyaret ettiler…
Nijerya, Çin, Gürcistan, Sudan ve Kazakistan'dan gelen birbirinden renk ve tip olarak farklı çocuklardı ve de çok sevimliydiler.
Keşke Emin Çölaşan'ı da ziyaret etseydiler.
Görecekti ki,
Türkçeyi bizim gibi konuşuyorlardı…
Kimi Fenerli, kimi de Galatasaraylıydı…
Hatta Beşiktaşlı olanı da vardı…
Hani içimden
"Keşke bir de Trabzonsporlu olsaydı" diye geçmedi değil.
O çocuklar Türkçe konuşurken çok gururlandım…
Aklıma Cemaat gelmedi…
Onlar dünya çocuklarıydı ve güzel Türkçemizi konuşuyorlardı.
Belki bir gün ülkelerini de yöneteceklerdi.
Şimdi bu durum Cemaat propagandası olsa ne yazar olmazsa ne yazar be Emin bey…
Ahhh. İçinde bir tek güzel haber bulamadığım,
AMK- Sözcü ahh…