25 il, yüzlerce ilçe, binlerce köy ve beldede yüz binlerce okura ulaşan SABAH Güney'de 31 Mayıs 2012 Perşembe günü bir dizi başladı, 8 gün sürdü: "Üniversitede Kontrolsüz Gücün Dramı: Alper Akınoğlu"
Arkadaşımız Ufuk Tekin'in binlerce sayfa belgeyi tarayıp onlarca kişiyle konuşarak ve günlerce düşünüp saatlerce yazarak kaleme aldığı bir dizi...
Neydi amacımız, hangi mesajı vermeye çalıştık?
Bizce malûm ama acaba dizi, adresine ulaştı mı?
Bu konuda önem verdiğimiz iki kurum var; biri YÖK, diğeri savcılar.
İster Özel Yetkili olsun, isterse düz, hiç fark etmez, Cumhuriyet savcıları...
Kısaca anlatalım...
***
Göreve başladığı gün de dahil olmak üzere
Alper Akınoğlu'nun yaptığı birçok atama ve görevlendirme, kamuda (üniversitede) daha verimli çalışmanın gereği miydi?
Yoksa öç alma, kayırma ya da öfkeyle yaptığı cezalandırma amaçlı işlemler miydi?
Birçok üniversite çalışanının yaptığı itirazlar üzerine mahkemelerden yürütmeyi durdurma ve iptal kararları çıktı.
Bu kararlar uygulandı mı yoksa yargı kararları hiçe sayılarak dolanıldı mı?
YÖK bu süreci biliyor mu, biliyorsa gereğini yaptı mı,
'Dur bakalım' dedi mi?
Savcılar takip ettiler mi?
***
Üniversitenin Balcalı yerleşkesi, düzensiz ve gelişigüzel kantin, kafe gibi yerlerle sekiz yılda dolduruldu ve birçok insanın görüşüne göre adeta rant için çirkinleştirildi.
Bu kantin ve kafeler bir üniversiteye yaraşır gereklilik, şekil ve tasarımla mı yapıldı?
Yoksa rüşvet istendiğini öne sürerek isyan eden bir kantincinin iddia ettiği gibi miydi olan bitenler?
"Sen misin itiraz edip gazetecilerle konuşan!" denilerek kirası daha o yıl iki katına çıkarılan, yargı
'dur' deyince bu kez, kantin sayısını ikiye, üçe ve en sonunda da dörde çıkartarak o kantinciyi iflas ettiren üniversite yönetimine
'Dur' dedi mi
YÖK?
Hesap sordu mu ya da en azından inceledi mi?
***
"Petrol istasyonu ihalesinde önce ihale yapıldı, sonra ihale için bir komisyon oluşturuldu" diye bağıranlar işitildi mi, yazılanlar iyi okunabildi mi?
Cumhuriyetin savcıları, derinlemesine araştırma yapma yolunu mu seçti yoksa 'takipsizlik' kararıyla topu Ankara'ya mı attı?
Koku pis miydi güzel mi, ciddi biçimde araştırıldı mı yoksa savsaklandı mı?
***
Üniversitede görevli üç mühendis tarafından hazırlanan 118 sayfalık bir rapora göre, yapılmayan işler için neredeyse 5 katı tutarında para ödendiği iddia ediliyordu.
Aynı iddia,
Alper Akınoğlu ile arası bir ara iyi olan bir müteahhit (C.K.) tarafından da dile getirilip devletin birçok makamına raporlar halinde iletildiği halde ne yaptı YÖK?
Hangi iddiaların üzerine gitti?
Örneğin
ihaleye fesat, edimin ifasına fesat, görevi kötüye kullanmak ve
sahte belge düzenlemek gibi vahim iddialar irdelendi mi yoksa görmezlikten mi gelindi?
***
İddiaya göre üniversitedeki birçok işle ilgili geçici ve kesin kabul tutanakları tarih ve gerçeklik açısından sakatlıklarla dolu, yani sahteydi.
Bu vahim suçlama ve iddia karşısında harekete geçildi mi,
'Alper Akınoğlu'nun asıl yargılanması gereken suçları bunlardır' noktasına gelindi mi?
Gelinmediyse bile
"İşte belgeler" diyerek ayrıntısıyla anlattığımız tuhaflıklar, YÖK'ü bu vahim süreci anlama çabası içine soktu mu?
***
Atama yetkisi olmadığı konularda bile atama yaparken
Alper Akınoğlu'na neden dokunulamadı?
İstediği kişi sınav kazanmadı diye sınav komisyonunu bile değiştirip ikinci kez sınav yapan, bu yüzden mahkemede hukuksuzluğu ortaya çıkarken YÖK ne yaptı?
İzlemekle mi yetindi,
Yoksa
"Dur" mu dedi?
***
4 bin çalışan için uygun görülen promosyon miktarının,
"katakulli yapılarak" düşük tutulduğunu öne süren ve dava açan sendikacılara bir kez olsun
"Nedir şu işin aslı astarı?" diye soruldu mu?
Çalışma Bakanlığı müfettişlerince verilen raporlar dinlenmeyince
"Dur", SGK, hak edişlerini tahsil etmek için çırpınırken
"Yeter" denilebildi mi?
***
Dünyaca ünlü bir bilim insanı emekli olurken arkasından davul çaldırabilen, YÖK'ten yetkililerin de altında olur ve imzası bulunan bir belgeye rağmen
"Araziye sokmam" diyerek Adana'da ikinci bir üniversitenin filizlenmesine karşı çıkan, polise
"Suç işliyorsunuz" diye tepki gösterebilen, devletin Valisi ve Emniyetçisiyle bile kavga edebilen bir
'adam' neden ve nasıl korunabildi, kim ördü bu zırhı Alper Akınoğlu'nun etrafı kim, neden?
***
Bakın sayın YÖK yetkilileri, dikkat edin lütfen sayın savcılar,
"Delilleri karartmakla" bile suçlanan, astığı astık kestiği kestik bir üslûpla üniversiteye adeta kan kusturduğu anlatılan bu adamın rektörlük görevi 1,5 ay sonra bitecek.
Ama siz belki hâlâ Kıbrıs'a giderek
"Rektör yetki ve görevlerine haiz" bir üniversite kampus yönetim kurulu başkanı sıfatıyla özel bir kanun ve senato kararı bile çıkarttırabildiğinin farkında değilsiniz...
2547 sayılı YÖK Kanunu'nu dolanarak
ÜÇÜNCÜ KEZ REKTÖR olacak olan Alper Akınoğlu hakkında işlem yapmak yerine olan biteni seyretmek, hâlâ ilgisiz ve duyarsız kalmak doğru mudur?
Anlatılanlar vahim, suçlamalar çok ciddidir.
Gereği bir an önce yapılmalıdır.