Gazeteciyiz ya, Çevremiz geniş, haliyle dostumuz da çok...
Derdi olan bize koşuyor...
Kimi silah yakalatmış,
"Kurtar" der...
Kimi hasta,
"Doktor" ister.
***
Ciddiyetiyle tanıdığım
Raci, sabahın köründe çıkıp gelmişti o gün...
Oysa gelmeden önce mutlaka arardı...
Suratı asıktı, Rengi de kaçmıştı...
"Hoş geldin Raci. Hayırdır sabah sabah" dedim.
Zorla,
"Hoş bulduk, pek hayır değil" dedi.
Onu böyle görmemiştim.
***
Sabahın köründe niye gelmişti acaba?
Yüzü niye sararmıştı?
Birini mi vurmuştu yoksa?
Bizim oralarda olurdu böyle şeyler çünkü...
Bir şey vardı ama neydi?
Ya gerçekten birini vurmuşsa?
Ne yapacaktım?
Saklasam olmaz, teslim etsem o da olmaz...
"
İnşallah düşündüğüm çıkmaz" dedim içimden...
***
"Çay içer misin" diye sordum...
Kahvaltı etmediğini söyledi.
Tereyağlı peynirli pide istedi.
Ardından da ayağa kalkıp, odamın penceresinden Boztepe'ye doğru bakmaya başladı...
Sigaranın birini söndürüp diğerini yakıyordu.
O sustukça,
Merakım daha da artıyordu...
Önemli bir şey vardı.
Ama neydi?
***
Evli barklı, işi gücü yerinde, iyi para kazanan saygın biriydi Raci.
Bildiğim kadarıyla hasmı falan da yoktu.
Sevdiği bir eşi, üçü kız 5 de çocuğu vardı...
Yüzlerce dönüm çay bahçesinin tek varisiydi. Çocuklarını okutmuştu.
Onlarla hep övünürdü.
Camdan dışarı bakmayı bırakıp bana döndü.
"Çok sürer mi?"
Pideyi soruyordu...
"Şimdi gelir" dedim...
***
"Büyük bir dert var başımda" dedi birden...
"Hayırdır Raci, elinden bir kaza mı çıktı? Seni böyle erkenden yollara düşüren nedir?
Anlat daha da meraklandırma" diye bitirdim sözlerimi...
Yeniden pencereye döndü.
Bir sigara daha yaktıktan sonra, Yavaş yavaş konuşmaya başladı...
"Kız hamile. Ve ben ne yapacağımı bilemiyorum.
Kime götüreceğimi de. Ağzı sıkı bir kadın doğumcuya ihtiyacım var. Parası önemli değil. Kızı da ikna etmeliyim.
Kaç gündür gözüme uyku girmiyor, o da hep ağlıyor" dedi.
***
Anlattıkça şaşkınlığım arttı.
Raci, sessiz mazbut bir aile reisiydi...
Bu söylediği neydi şimdi.
Eşine ve çocuklarına çok ayıp etmişti.
Ona kızdım.
Son gördüğümde neşeliydi.
Giyim kuşamı da yerindeydi.
Bütün bunların sebebi demek ki o kızmış.
***
Yasak aşkının iki gün önce,
"Hamileyim" sözü kimyasını bozmuştu...
Hem güvendiği için hem de çevrem geniş diye sabahın köründe bana koşmuştu.
Birlikte olduğu kız, fakir bir Anadolu kasabasından üniversite okumak için Trabzon'a gelmişti...
Kürtaj olmaktan da çok korkuyordu...
***
Mecburen bir kadın doğumcu arkadaşımı aradım...
Öğleden sonrasına randevu vermişti...
Sonra ne yaptılar bilmiyorum.
Kızı tanımadım, Raci'yi de bir daha görmedim...
Dahası görmek istemedim.
***
Başbakan Erdoğan'ın kürtaj tartışması üzerine aklıma yıllar önceki bu olay geldi.
Sağlık muhabirimiz
Sema Akbaş'a
"Araştır bakalım durum nedir kızım" dedim...
Ben de internete baktım.
Açık açık kürtaj yaptığını söyleyen yüzlerce merkez ve doktor adresini ve telefonunu vermişti.
Sema,
2011 yılında 220 bin kişiye kürtaj yapıldığını söyledi.
2012 yılının ilk 4 ayında ise bu rakam 75 binin üzerine çıkmıştı.
Yasal düzenleme yapılmaması halinde yıl sonuna kadar rakamın
300 bini aşması bekleniyormuş...
Yani yılda 300 bin cinayet!
Durum sanılandan da vahim.
***
Kürtaj olan bayanın yaşı küçükse fiyatı 3 binden başlıyormuş.
Yasaklanması halinde,
'kürtaj' merdiven altına iner diyen çok.
Kıbrıs'ı adres gösteren de...
Kıbrıs Tabipler Odası Başkanı Dr. Süphi Hüdaoğlu,
"KKTC'nin kürtaj akınına uğramasını istemiyoruz.
Uçağa binen Ada'ya geldikten sonra her isteyen özel hastaneler ya da kliniklerde rahatlıkla kürtaj olabilir" diyor...
Eminim bu tartışmaların sonunda doğru olan yapılacaktır.