Geçen yaz kendinden geçerek, hem çizip hem silerek geçmiş, süzülerek günbatımında kaybolup gitmiş gibi.
'GİRİLMEZ' levhası düşmüş işte, bilemedim. Can sıkıntısı, mide buruşması, kafa dağınıklığı, ne aradığını bilmezlik ellerimdeki.
Ocak soğuğuna karşı koyamam ya, büklüm büklüm anasım var, bir şeyleri.
Anırasım, anasını satasım, babasını pataklayasım.
Benden, derinden, o koydan, koy koy koymak istedim bi'şeyleri. Bardağım hiç boş kalmasın istedim.
Lıkır lıkır içeyim, midem bulansın, kusayım, yerlerde yatayım, sabah gün ışığı yüzüme vururken unutarak, o tarifsiz, dibine kadar tamirsiz yokluk hissiyle gözlerimi açayım istedim.
Arşivdeyim.
Yüreğin yeter de girersen arşive, 360 derece sanal turunu atarsan, tam tur arşınlarsın özlemleri, avuçlarsın kırgınlıkları, aslında bugün hiç de söylememiş olmak istediğin ama ağzından çıkıp ortalığı darma duman etmiş, tek yön giderine o cümleler çınlar odada.
Sen bilirsin. İster misin?
Pardon bakar mısınız adınız neydi sizin, baş harfini göğsüme yazmış olabilirim... Gözlerime bakmak ister misin?