Tez vakitte Deniz Akkaya ve Efe Önbilgin öpüşüp barışsın.
Koşa koşa nikah masasına otursun, imzayı atıp evlerine çekilsinler. Artık kim kimi yer, kim kimi tavuk gibi dider bilemem ama genel huzur ve karşılaşmaları muhtemel bekar kadınların- erkeklerin gelecekleri için bu ikilinin barışması şart.
Ben böyle kanlı bir aşk görmedim canım.
Tamam! Aşkla nefret arasında incecik bir çizgi vardır falan filan bıdı bıdı bıdı. Biliyoruz! Ama böyle de püskürmeli aşık olunmaz ki.
Onlarınki resmen ikili delilik ve biz onlara "Artık hayatımızdan çıksanız" diyoruz.
Biri "Arabama böcek koydurdu, beni dinletiyor" diyor, diğeri; "Başka adamlarla gezeceğine otursun evinde çocuğuna analık etsin" gibi maço ağızlarla saldırıyor.
Arada başka kadınlara nikah kıyılıp, çocuklar yapılıyor. Sonra onlar kapı dışarı ediliyor, esas kadına dönülüyor.
Başka adamlarla aşk pozları veriliyor, kıskandırma operasyonu tamamlanınca onlar da "Hataydı" özrüyle terk ediliyor.
Hemen peşinden mutlu aile pozları veriliyor.
Offf ya!
Arkadaşlar siz farkında değilseniz ben size buradan söyleyeyim; İkiniz de birbirinize aşıksınız hatta birbirinize takıksınız. İkinizin de ayarları bozulmuş.
Besbelli ne birlikte olabiliyorsunuz, ne de başkalarıyla. Hep olay içindesiniz.
Derin bir nefes alın ve yeniden başlayın bence. Hadi canlar, hadi.
Yani o kadar çıldırmış durumdasınız ki az kaldı kendimi sizin araba ve böcek hadisenizin göbeğinde bulacaktım, son dakikada yırttım.
Bu saçmalığın, canlı yayında bilip bilmeden isim vermelerin hesabını bile sizden sormuyorum, o derece durumunuzun farkındayım yani.
Hadi barışın, aşkınızı yaşayın, aynı evi paylaşın, soradanlaşın.
Deniz anne, Efe baba rolünü üstlensin, klişelere akın, monotona bağlayın ve o gün gelsin; heyecanınızı kaybedip, gönüllü gönüllü ayrılın.
Kimseleri de bulaştırmayın tamam mı?
Kavga da sevda da ancak alışkanlıkla biter. Göreyim sizi.